hesabın var mı? giriş yap

  • "komşudan gelen kısır tabağının "boş göndermek olmaz" denilerek kısır koyulup geri gönderilmesine kısır döngü denir."

  • yuzduk yuzduk kuyruguna geldik deyimindeki yuzmenin bildigimiz deri yuzmesi oldugunu ogrenmek. bunca senedir deniz kum gunes tadini nasil yakalamisim.hayata bambaska bakiyorum simdi.

  • dünyanın en dandik terör örgütlerine ev sahipliği yapmaktadır.

    de_dust: awp'lerle ak-47'lerle el bombalarıyla kevlar'larla donatılmış bu örgüt üyeleri, ellerindeki bir bombayı terkedilmiş bir pazar yerinin köşesinde patlatırlar. o sırada patlama yarıçapında olan terörist ve ct'ler dışında kimse ölmez. duvarlar bile zarar görmez. o yüzden basına ufak bir kutuda çıkar, ses getirmez.

    cs_italy: bir grup bilimadamını esir alan teröristler ct'lerin geleceğini bile bile zamanları ve yeterince mesafeleri olmasına rağmen tutsakları alıp kaçmayı düşünmez. onun yerine beyhude bir onur savaşına girip telef olurlar. olay ct'lerin başarısı olarak anılır, teröristler de bilim adamlarını pazarlık unsuru olarak kullanma fırsatını kaybederler.

    cs_office: bir grup ağır silahlı terörist, bir medya ofisini basarlar. fakat haftasonu geldiklerinden ofiste temizlik görevlileri dışında kimse yoktur. plansız baskından dolayı seçeneksiz kalan teröristler geri kaçıp daha uygun bir zamanda gelmek yerine temizlik görevlilerini esir alıp ct'lerin müdahalesini beklerler. şanlı mücadeleleri hezimetle sonuçlanır.

    cs_assault: teröristler bir nakil merkezini basar ve oradaki lojistik yöneticilerini esir almak isterler. fakat yöneticiler kendilerini içeri kitler polisi ararlar. o yüzden teröristler dört bir yanı açık olan son derece güvensiz, sniper saldırısına müsait bir yerde kapana kısılırlar. basına "ahah gerizekalılar" manşetiyle çıkar.

    de_aztec: aptal teröristlerimiz "abi her yerde güvenlik her yerde polis. şöyle gidelim dağa kıra bayıra orada eylemimizi yapalım paşa paşa" kararını verirler ve güney amerika'da bir maya tapınağına ağır silahlarla ve kalabalık bir ekiple saldırırlar. bombayı patlatmayı başarırlar. bombanın patladığı yerde hafif bir kara leke oluşur, başka da bir zarara yol açmaz. rutin bakım sırasında o siyah leke silinir. teröristleri de bir daha kimse hatırlamaz.

    de_nuke: greenpeace üyeleri nükleer silah üreten bir fabrikayı sabote etmek için mekana el bombaları, tüfek ve anket formlarıyla saldırırlar. lakin saldırı zamanı olarak alışkanlıktan öğlen 1'i seçtiklerinden o sırada yemek molasından dönmekte olan güvenlik görevlileri hepsini öldürür. en akla yatkın ve ses getirecek eylem fikri olmasına rağmen greenpeace çalışanlarının bu kadar kolay telef olmasındaki en önemli unsurun hepsinin birbirine kelepçeli olması gösterilmiştir.

  • arabalarda emniyet kemeri takmak zorunluyken millet otobüste ayakta gidiyor işte ben bunu anlamıyorum.

  • saatlerin geri alınacağını duyunca fenalaşan zafer çağlayan'a durum izah edilmeye çalışılıyor.

    debe edit: taşşak yapıyoruz da bu kan denizinde parmağı olanlar katledilen üç "can"ın silah arkadaşlarına, halka, ana babasına, vicdanlara durumu nasıl izah edecekler onu bilemiyorum.

  • gideceginiz sehri ve kalacaginiz gun sayisini belirtiyorsunuz, bu site de size super bir program hazirliyor.

    baslayacaginiz noktadan, orda gecireceginiz sureye kadar gunu en verimli kullanmak icin gerekli hersey gorsel ve yazili olarak hazir. (indirme secenegi de sunmuslar). tabi isterseniz rotada keyfinize gore degisiklikler de yapabiliyorsunuz. baslangic saatinizi vs. belirleyebiliyorsunuz.

    ayrica rotanin maliyetini de kisi sayisina gore hesapliyor. (muze varsa muze girisi, atraksiyon varsa onun ucreti gibi)

    web sitesi : http://www.visitacity.com/

    ornek 1 gunde paris rehberi : http://www.visitacity.com/…y--top-attractions-day-1

  • sıradan vatandaş olarak destek vermeyeceğim bu başlığa.ustte gorulsunde linç edil az.siradan vatandaş mis bak sen ya.

    edit : özelden hiç entrysi olmayan çaylak hesaptan kudur comar diye mesaj aldım
    sanırım avukat arkadaşın hesabı.eksi sözlük modlarina cagirim ilgili arkadaşın hesaplarıni kontrol etsin.ben böyle terbiyesizlik görmedim .

  • yakın zamanda başıma gelen bir rezaleti sizlerle paylaşmak istiyorum.

    çevremde 1. derece yakınım herkes vodafone hat kullanıyor. işin eğlencesi bu kişilerin hepsini ben ikna edip vodafone'a geçirdim. çünkü yeni taşındığımız yerde diğer hatlar çok iyi çekmiyordu ve fiyat olarak da o dönem vodafone hepsinden daha ucuzdu.

    neyse ailemden iki kişi 164 tl değerinde sınırsız bir tarifeye geçtik topluca. hepimizin geçişi arasında bir kaç ay fark var. ama hepimiz aşağı yukarı aynı dönemde geçtik ve 2 yıllık taahhüt ile başladık yeni hattı kullanmaya.

    aradan belirli bir zaman geçti ve beni süreki vodafone'dan arayıp, taahhüdünüz bitiyor, acilen yeni bir taahhüt seçmezseniz 450 lira gibi bir bedel faturanıza yansıyacak ve taahhütsüz devam edeceksiniz diye gazlamaya başladı vodafone.

    benim de bir arkadaşım vodafone bayiisi; aradım bu elemanı. dedim kanki böyle böyle. taahhüdüm bitiyormuş. bari işlemi sen yap da üç beş kuruş kazan. arkadaş da bana aynen şu cümleyi kurdu:
    - doğrudur abim. seni sınırsız trifeden devam ettirelim. aylık 339 liraya yeni taahhüdünü onaylıyorum. gelen sms kodunu bana söyle dedi.
    dedim ne kadar pahalılanmış. neyse yapacak bir şey yok galiba. her şeye bu kadar zam gelmişken, hatların da böyle olması normal heralde dedim. onayladım.

    o ay faturam geldi. üstüne telsiz vergisi falan derken 349 lira fatura geldi.

    neyse 1 ay sonra eşime de benzer tacizler gelmeye başladı. eşim çok profesyonel bir arşivci olarak dedi ben bunu bir düşüneyim. açtı sonra eski mesajlara baktı. zaten bu tarifeye 9 ay önce geçmiş. mesajda da şey diyor; 1. dönem kampanyanız kapsamında 12 ay 164 lira, 2. dönemde de 170 lira mı ne işte tam hatırlamıyorum. ama daha taahhüt süresi var yani. mesajda da yazıyor.

    sonra aynı arkadaşı aradım ben. dedim ki;
    - bro böyle böyle. bizim hanımı da arıyorlar. ama mesajlardan bulduğu kadarıyla bizim hanımın daha 1. dönem yani ilk senesinden 3 ay, ikinci senesinden de 12 ay toplam 15 ay daha taahhüdü var. nedir bu durum?

    arkadaş da dedi ki;
    - abi vodafone öyle milleti yemliyor. inananları kekliyor, yeni tarifeye geçiriyor.
    - e beni de böyle keklemiş olmasınlar ya ben bi mesajlara bakayım
    - abi sen onay verdin bi kere, geçti o iş geri dönemezsin
    dedi.

    daha bu olay sıcağı sıcağına iken, kardeşim ve asker arkadaşımı da yanımda vodafone arayıp darlamaya başladı. aynı hikaye.
    - taahhüdünüz bitmek üzere, acilen bir taahhüt vermezsen taahhütsüz şu kadar para ödeyeceksin diye.

    aynı şekilde kardeşim ve arkadaşım da eski mesajlara baktı ki; yok öyle bir şey. taahhüt falan bitmiyor. arayanlara da fırça atıp kapattılar.

    sonra ben sinirlendim ve vodafone'u aradım. dedim böyle böyle. beni taahhüdün bitiyor diye aradınız. dolandırdınız. benim eski taahhüdümü geri aktif edin, aradaki farkı da bana ödeyin. şikayet ettim yani.

    aradan bir gün geçti, vodafone bayisi arkadaşım beni aradı. dedi abi sen beni şikayet mi ettin? dedim abi ne alakası var senle. ben vodafone'u şikayet ettim. işlemi sen yaptın ama beni arayıp sen gazlamadın ki taahhüdün bitiyor diye.
    - e abi biz sana daha taahhüdün var demediğimiz için vodafone bu suçu bize atıyor.
    - abi sizin böyle bir ekranınız varsa, bana bunu zaten söylemen gerekirdi. madem sen de bu işe alet oldun, yapacak bir şey yok. o zaman seni de şikayet etmişimdir. kusura bakma dedim.

    arkadaş da daha diyor ki;
    - abi sen bu şikayetini geri çek. bizi yakma.
    hesaplıyorum 164 tl yerine 349 tl. daha taahhüdümün 10. ayındaymışım. arada 14 ay var. ayda 185 liradan 2.590 tl yapıyor. dedim ki;
    - abi kusura bakma ben böyle bir maliyete katlanmak istemiyorum.

    neyse aradan bir hafta geçti. vodafone'dan ses seda yok. tekrar aradım ben bunları. şikayet kaydım sistemde görünmüyor. yeniden kayıt oluşturdum. tabii ki bağlanmak için saatlerce uğraşıyorum falan sinirden ölüyorum o sırada. keriz gibi hissediyorum.

    neyse yeniden şikayeti oluşturdum. dedim bu taahhüdü yenilemezseniz de hattımı kapatın ben istemiyorum vodafone kullanmak. yani sinirden herkesin bildiği numaramı kaybetmeyi bile göze aldım.

    aradan bir hafta daha geçti, vodafone gelen merkezden biri beni aradı. durumu anlattı. dediğine göre beni yeni tarifeye geçiren bayiinin suçuymuş bu. seni uyarmaları gerekirdi. daha taahhüdün var demeleri gerekiyordu. ben de merak ediyorum:
    - e sizin kampanya servisi de beni günde 5 kez arayıp taahhüdün bitiyor diye gazladı. onların suçu yok mu diyorum.
    kadın sessizliğe bürünüyor falan.

    neyse uzun lafın kısası eski tarifeye geçişim sağlandı.

    fatura günüm geldi. bir de ne göreyim:
    yeni tarifeye geçmişim ama; o arada geçen 45 günlük fatura tutarını iade etmemişler. geri aradım.

    dedim hanım efendi, aradaki farkı iade edecektiniz? noldu o iş.
    kayıt oluşturdular falan.
    aradan 15 gün geçti. ses yok.

    bu gece yeniden aradım. sıfırdan kayıt oluşturdum.
    hiç kimse bir şeyden haberi yokmuş gibi dinlediler beni.
    en sonunda aradaki bütün farkları 300 tl olarak bana iade ettiler.
    önümüzdeki ilk ay 0, sonraki ay da çok az bir tutar fatura gelecekmiş.
    yani gelecek faturalarımdan mahsup edilecekmiş.

    ama bu haklarımı geri alana kadar sanıyorum vodafone'u 30 defa falan aradım.
    toplamda 3 saate yakın hatta kaldım. bir müşteri temsilcisine bağlanmak için beklediğim süreleri de dahil edersek belki daha fazla uğraşmış olabilirim.

    bugün müşteri temsilcisi de telefonda bana diyor ki; bir dahaki sefere daha hızlı bağlanmak isterseniz sesli asistana "hat iptali" diyin. hemen bağlar sizi.

    bu da bana ders olsun. bu da size örnek olsun.
    çevrenizde bütün vodafone kullananlara söyleyin de artık şu telefon şirketleri tarafından kazıklanmayalım.

    edit:
    öncelikle destek mesajı atan 100'e yakın kişiye teşekkür ederim. hepinize tek tek cevap vermeye çalışacağım akşam ama malum vodafone'dan eksisozluk'e giremiyorum. açılmıyor. vodafone başlığında görmüşsünüzdür. bir çok kişi sözlüğe erişemiyor. sadece wi-fi bağlıyken girebiliyorum.

    öte yandan bana salak mısın diye yazanlara da cevap vererek kendimi yoracak değilim. dön de bir kendine bak. sanki senin başına hiç gelmedi böyle dalgın ya da dikkatsizlik yüzünden bir dolandırılma meselesi. gelmediyse de tebrik ederim kardeşim. mükemmel zekanla mutluluklar!

    son olarak da:
    öncelikle şu konuya bir açıklık getirmek lazım.
    çoğu kişi vodafone yanımda uygulamasına neden bakmadın diyor. arkadaşlar. uygulama varsa açın bakın. orada aynen şu bilgiler vardı:
    1. dönem kampanyasının 10. ayındasınız.
    ne demek bu? 1. dönem ne demek abi?
    2 ay sonra bitiyor mu? sonra 2. döneme geçecek mi?
    2 ay sonra 2. dönem mi başlıyor? yoksa bu bir son mu?
    2. dönemde fiyatlandırma nasıl olacak?
    ben 12 ay mı taahhüt verdim? yoksa 24 ay mı?
    bakın bu bilgilerin hiç biri uygulamada yok.
    bu aleni bir şekilde vodafone'un adam kandırmak için bilgileri eksik vermesi ve yanlış yönlendirmesidir. eğer ki elimde mesajlar olmasa 1. dönemde ne kadar, 2. dönemde ne kadar ödeyeceğim hakkında en ufak bir bilgi edinemeyecektim.

    telefonla beni aradıkları zaman da zaten bana bu bilgiyi vermediler. taahhüdün bitiyor diye aradılar kaç defa. yani alenen dolandırıldım. şikayet ederken de burdan yürüdüm zaten. siz beni arayıp böyle dediniz dedim. kayıtları incelemişler ki, kimse biz sana öyle demedik demiyor. hatta "kampanya departmanı bazen böyle hatalar yapıyor" diye itiraf bile ettiler. bence hata değil bu. aleni dolandırıcılık.

    uygulamadaki eksik bilgi, telefonda yalan söyleyen bir personel üstüne de bayiide çalışan bir arkadaş(!). dolayısıyla kazıklandım. yani insanlık hali. hepinizin başına gelebilir. kaldı ki ben dalgınlığım (hadi sizin dediğiniz gibi salaklık olsun) sebebiyle düştüm. ananız, atanız, teknolojiden çok anlamayam akrabalarınız da dolandırılmasın diye yazdım buraya.
    neyse ki mesajları silmemişim ve geçmişe dönüp bakabildim. dolandırıldığımı anladım ve hakkımı aradım. günün sonunda geri döndürebildim ve hakkımı aldım zaten.

    bir de şunu yazayım: bir çok destek mesajı aldım ve aynı durumda bir çok kişi olduğunu gördüm. bir kişiye bile faydam dokunduysa ne âlâ...

    bayiideki arkadaş(!) konusunu da çok soran oldu: artık görüşmüyoruz. bu olaydan sonra zaten ben de bir daha aramadım. şikayeti geri çekmeyeceğimi söyleyince o da beni aramadı. onun da kendince savunması da şuydu:
    - dalgınlığıma geldi.
    tabii bana inandırıcı gelmedi bu. günün sonunda bana şikayeti geri çek diye samimi olmayan bir teklifte bulundu ve benim için bitti.

    kalın sağlıcakla.

    mesajla gelen ekleme: by @damaged
    selam dostum. beni de (diger herkes gibi gunasiri ariyorlar, son 10 senedir. 2013 yilinda vodafone’a gectim. aylik 19 liralik bir tarifem vardi. hicbir sey yapmadim. hic bir sey.
    hala ayni tarifeden ucretlendiriliyorum. bunu da istersen entry’ne ekle. yani kampanya bitince baska tarifeden ucretlendirileceksiniz külliyen yalan.

  • 2011-2012 sezonunda çıkmıştık lige.

    o sezon çok fazla yanlış yapıldı. önce başkan birilerinin hatırı ile istifa ettirildi, yerine kazım yılmaz geldi. ardından bizi lige çıkaran hüseyin kalpar hocayı gönderip, türk futboluna yabancı, vladimir petkoviç getirildi. şampiyon takımın iskeleti darmaduman edilip, onlarca transfer yapıldı. üstelik bu transferleri hesapsızca yapan isim adnan sezgindi.

    oysa gençlerbirliği maçıyla lige fırtına gibi başlamıştık. ne yazık ki lig ilerledikçe gidişat kötüleşiyordu. önce petkoviç gönderildi. samsunsporumuz, "kurtarıcı" sıfatıyla lig arasında mesut bakkal'a emanet edildi.

    fena gitmiyorduk. özellikle theofanis gekas, michael fink, murat yıldırım'ın kişisel becerileriyle toparlanmaya başladık ikinci yarı. feneri kendi sahamızda 3-1 yendik. beşiktaş'ı inönüde murat yıldırım'ın füzesiyle 1-0 mağlup ettik.

    o sezonu hatırlayanlar olacaktır mutlaka. hani şu saçma sapan play-off sisteminin apar topar getirildiği sezon. şampiyonda, avrupaya gidecek kulüplerde play-off ile belirlenecek, ancak düşecek takımlar her zamanki gibi, son üç sıradaki takımlar olacaktı.

    ve artık ligin son haftasındaydık.

    kendi evimizde sivasspor ile oynuyorduk. kazanırsak ligde kalacak, bizim yerimize düşecek takımda antalyaspor olacaktı. maça iyi başladık. fink attı, öne geçtik. ardından sivas beraberliği yakaladı. ikici yarı bir tane daha attı rıza hocanın öğrencileri. mağluptuk, düşüyorduk. o maç askerdeydim, sinirden duvarları yumrukluyordum. sonra son düdük sesi, stadda ölüm sessizliği.

    ah uğur boral ah! o karşı karşıya kaldığın pozisyonu atabilseydin, belki de çok farklı geçecekti yıllar.

    sonuç olarak, samsunumuz lige çıktığı sezon, beceriksiz yönetim ve bozulan kadro yapısı yüzünden düştü.

    neredeyse tüm kadro şehri terk etti. derler ki, o gece samsun-istanbul uçağında 20'den fazla futbolcu varmış.

    kalan acıyı yıllarca biz yaşadık.

    düştük.

    ama hep ait olduğumuz yere geri gelmek için uğraştık, yıllarca...

    şükrü saraçoğlunda taraftarımızın alınmadığı play-off finali oynadık.

    yenildik, çıkamadık.

    sonraki sezon yine play-off finali oynadık, antalyaspor ile. o maç staddaydım. tam "bu sefer oldu" derken, kırmızı kart-uzatmalarda gelen goller.

    penaltılarda elendik, yine çıkamadık.

    anladık ki, play-offlar bize göre değildi. bu takım şampiyon olup çıkabilirdi bu bataklıktan.

    her sezon yapılan transferler, kulübü iyice borca sokmuştu. battıkça battık. kulüp sahipsiz kaldı. "amatöre düşsen, kaldırımda destekleriz" derken, koca yürekli, kaza gazimiz kaptan emin kar kulübe başkan oldu. ancak para yok, borç çoktu.

    artık ait olduğu süper lige çıkmaya odaklanan samsunspor yerine, tff 1.liginde kalmayı başarı olarak gören bir takım hüviyetine bürünmüştü şehrimizin takımı.

    samsunumuzu en son süper lige çıkaran, erkurt tutu tekrar başkan oldu. ancak, ne yazık ki o da çare olamadı. artık samsunspor, düşmenin kolay, çıkmanın ise imkansıza yakın olduğu, türkiye profesyonel futbol liglerinden en zoru olan ikinci lig kademesindeydi.

    tüm şehir suskun, mutsuz ve ümitsizdi.

    bunlarda yetmezmiş gibi; kulübe başkan olmak isteyen çıkmayınca, koca samsunspor'a kayyum atandı. artık adım adım tepetaklak gidiyorduk.

    derken, yüksel yıldırım geldi. efsane başkanımız ismail uyanık ile birlikte. yeniden samsunspor'u ait olduğu yere çıkarma sözü verdi. teknik direktör olarak takımın başına diğer efsanemiz ertuğrul sağlam getirildi. tüm şehir uyanmış ve ümitle dolmuştu.

    ilk sezon bu lanet ligden çıkamadık. ikinci sezonda rekor puanla şampiyon olduk.

    artık tek beklentimiz bir an önce süper denen o lige çıkmaktı.

    pandemi zamanıydı. son haftalara 3 takım eşit puanla giriyorken, üçlü averajda en kötü durumda olan bizdik. statlara seyirci alımı yasakken, rakiplerimiz statlarına seyirci alıyor, geri pastan rakibimizin yediği gol ofsayt diye verilmiyordu. yapılan haksızlıklara çıkardığımız sesi sadece biz duyduk.

    play-offa kaldık, bu sefer ilk turda altınorduya elendik. dedik ya, play-offlar bize ters.

    sabırla bekledik. her sezon inançla dolduk ancak hep kötü sonlar, kaybolan yıllar hanesine bir çizik daha attırdı.

    bu sezonda, ilk yarının ortalarında, birilerinin hatırı ile kulübün başına getirilen bayram bektaş gönderildi. yerine, yüksel başkan büyük risk alarak hüseyin eroğlu'nu getirdi.

    hüseyin eroğlu yıllarca altınordu'yu çalıştırmış, yabancı hiçbir futbolcu ile çalışmamış, hedefi olan bir takımda hiç bulunmamıştı.

    yine kafamızda soru işaretleri vardı. çünkü yanlış teknik direktör seçimleri yüzünden kulüp yıllar kaybetmişti. dile kolay, düştüğümüz sezondan sonra samsunspor'un başına gelen 23. teknik direktördü.

    hüseyin hoca kötü başladı ama çok iyi toparladı takımı. inanılmaz bir ivme kazandırdı, hem takıma hem de şehre. tam 20 maç yenilmedi samsunsporumuz. geçen haftaki göztepe maçında bu seri bozulmuş olsa da, canları sağ olsun.

    ve artık bu gece itibarı ile süper denen o lige geri geldik.

    yıllarca bekledik.

    çok acı çektik.

    yılmadık, küsmedik, hep destekledik.

    ama asla pişman olmadık. istanbul takımları yerine, şehrimizin takımını tuttuk. ne mutlu ki artık ait olduğumuz yere geri geldik.

    artık tek hedefimiz, bu ligde eskisi gibi kalıcı olabilmek ve tarihimizde hiç gidemediğimiz avrupa kupalarında türkiye'yi atatürklü arma ile temsil edebilmek.

    yeni değil, geri geldik.

    edit: imla