hesabın var mı? giriş yap

  • -alooo
    -sey,meraba.
    -kimi aramıstınız?
    -ya sizi aramıstım aslen,
    -kimsiniz siz?
    -ben sizinle tanısmak istiyorum numaramın tam tersine sahipsiniz de.
    -elimin tersiyle de tanısmak ister misin?

  • falcı da;

    falcı : siyah uzun saçlı biriyle ilişkiniz var.
    adam : aysel!
    f: ailesinden biri ilişkinize karşı çıkıyor.
    a: abisi nusret.
    f: yüzünüze bi şey atmış bu adam.
    a: yumruk! yumruk attı.
    f: ama siz eğilmişsiniz.
    a: evet!! aysele geldi yumruk.
    f: sonra siz bişey atmışsınız.
    a: tokat!! ben de tokat attım.
    f: ama o da eğilmiş.
    a: evet! tokat da aysele geldi.
    f: sonra bir kargaşa olmuş.
    a: abisiyle birlikte aysele daldık.
    f: biraz gerizekalısınız galiba.
    a: öyle mi çıkmış?
    f: yok bu benim şahsi kanaatim.

  • "bill gates'in eşi olmak da zordur be.
    - hayatım eve ne zaman geliyorsun?
    - 9 dakika kaldı, 10 dakika kaldı, 22 dakika kaldı, 3 dakika kaldı..."

  • adam belediye başkanlığı için aday ve kendisine şantaj yapılıyor.
    şantajcıyı arayan dedektifin elemana sorduğu soru:

    "belediye başkanı olmanızı istemeyen bir rakibiniz var mı?"

    bak ben de merak ettim, gerçekten olabilir mi lan?

  • "bir kezbanı özetlersek:
    + bana özledim deme,kapıdayım geldim de!
    - kapıdayım geldim.
    + cnm smdi ckamam yha bbm izin vrmiyo .s.s"

  • ne freud ne jung 'psikolog' değillerdir.. bu nokta çok mühim çünkü, freud başlığının altında, psikolojiyle ilgili forumlarda vs. freud'un akademide adının geçmediğinden, 3.-4. sınıflarda kendisinden hiç bahsedilmediğinden dem vurulur.. evet neden biliyo musunuz? çünkü freud'un çocuk gelişimi ve dönem teorileri kabul edilmiştir zaten.. bir psikiyatri kitabı aldığınızda, kimse freud fallik döneminin harbiden var olup olmadığını tartışmaz.. zira, psikiyatrinin temelleri freud ile atılmıştır.. sonraları sonraları lacan'ın politika ve laf ebeliği sosuyla iyice bokunu çıkardığı, jung'un işin içine biraz evrim biraz kadercilik sosu katarak iyice çorba ettiği psikoanaliz, freud'un tanımıyla psikoanaliz filan değil, insan anlama bilimidir.. bakın sanatı demiyorum, zira sanat kişilerin öznel düşünceleri ve beğenileriyle biçimlenir.. insan sanatta, edebiyatta felsefede özgürdür.. oysa bilimin gerçekleri vardır.. kanıtlanabilir ve her deneyde aynı sonucu veren şeyler bilimin alanına girer.. freud'un savları istatistiklerle, basit data mining trickleriyle ve hatta retrospektif gruplarla doğru mu yanlış mı görülebilecek kadar keskin ve imho doğrudur..

    senelerden beri içimde bir uktedir bu freud konusu benim.. kimseyle konuşamamamın 2 sebebi var: 1.freud konusunun baya baya populerite katıcı bi yanı olması, ki her popi biraz yüzeysel biraz saçmadır benim için.. 2. freud üstünde uzuuun uzuuuun tartışılacak şeyler yazmamıştır.. adam, zaten doğamızda var olan şeyleri bize anlatma gayretinde bulunmuştur.. bir aynayı mı tartışırız yoksa aynada gördüğümüzü mü? freud basit bir aynadır..

    adamın, bilmem ne kaç tane gırtlak ameliyatı geçirdiğini, sesinin son zamanlarda hiç çıkmadığını, meşhur koko bağımlılığının işte bu ağrılardan mütevellit olduğunu kaçımız biliyo? şimdi elimize vicdanımıza koyup söyleyelim, kaçımız yazar adı freud olan bi kitap okudu? maksimum fromm'un freud analizidir okunan.. ya da freud üstüne atıp tutan insanları zırvaları..

    ben size çok net bişi söliyim, her insan gündüzleri jungcu, geceleri yatağında kendiyle kaldı mı da freudyendir.. hayatımda nice adamların, nice teorilerin ve nice canım eserlerin sırf onu da bildiğini araya sokuşturacak diye adlarını kullanan ipsiz sapsızlarca değersizleştirilmesine maruz kaldım.. bu benim ruhumun görüp görebileceği en büyük tacizdi.. kendi ellerimle kendimi hapse tıktım.. çünkü, bu heriflere benzememek için kendi bilgimi konuşamıyor, insanlarla tartışamıyordum.. nihayetinde bi ota döndüm.. kimin kiminle nasıl ve nerde sikiştiğini konuşan, bol keseden atan ve günün sonunda bir tane bile yeni fikir duymamış bir ot.. gündelik insan yani..

    işte bunların çoğu freud ile başladı.. yeni ergen tıpçıların, en bi sevdikleri konudur çünkü freudçuluk oynamak.. freud'un mesleğini bile bilmeden, onu divana hatunlar uzandırıp, anlattıklarıyla osbir çeken, bilimden uzak, anasıyla kavgalı bi sapık haline getirenler için, freud analiz bile yapmamıştır..

    bir kere freud'un doktor olması çok mühimdir.. çünkü freud 'normal' insanların gittikleri, içlerini boşalttıkları bi psikolog değil, psikopatileri olan 'hasta'ları tedavi eden bi doktordur.. hatta bi nörologdur.. şimdi bana kalkıp, freudun dedikleri bende çıkmadı ama :((((( ben herkeşle sikişmek istemiyorum :(((( dersen, sana bunun iyi bi haber olduğunu söyleyebilirim..

    freud, hastalarından yola çıkarak, davalarında yola çıkarak, tüme varmıştır.. insanların, bireyselliğine yüzde yüz inanmış, toplumun ve dış faktörlerin etkilerinin insanların tahmininden daha az rol oynadığını savunmuş bi bilimadamıdır.. jung ise, hayatının ortalarında kendini baya bi bozmuş, (kime göre neye göre?) freud'un acılı gerçeklerini kabul etmemiş ve etraftakilerden yükselen 'her şey de sekizzz mi bilader yaa' serzenişlerini duymuş, kendini mitolojiye, arketiplere vs. vermiş bi şarlatandır..

    ben jung'u freud'den daha çok severim.. neden biliyo musunuz? çünkü ben de diğerleri gibiyim.. ben de kollektif bi bilinçaltı olduğu düşüncesine, evrime, bi planın parçası olduğumuzu düşünmeye muhtacım.. kendimin gerçeklerinin ve bazen utandıran fantezilerin hep bi tık gerisindeyim.. misal seks konuşulurken, herkes freud'un abarttığını söyler bu işleri ama hiç kimse, gerçekten kendi fantezisini anlatmaz.. anlatamaz da zaten.. zira freud'un yüz sene önce dile getirdiği totem ve tabu kültürü hala hüküm sürmekte.. sürecektir de.. insanların tabusuz yaşamaları, medenileşmek filan değildir avrupacılığın ısrarla kafamıza vurduğu gibi.. medeniyet bilakis, kıyafetlerin bulunması, insanların ev yapıp sokakta yaşamaktan vazgeçmeleri üstüne yürüyen bi nanedir..

    neyse nerden nereye geldim.. freud'un hiç bi kitabından bahsetmeden, sadece şu meşhur kırmızı araba ve annesiyle sikişme fantezisi geyikleriyle sayfalar sayfalar doldururum buraya.. jung'un arketiplerinin neler olduklarını bile dillendirmeden, freud'un azılı bi sapık, jung'un ise onun yumuşatıcı katılmış hali olduğunu söylerim.. ve hoşunuza gider.. çünkü populerleştirmiş olurum onları sanki daha çok populer olmaya ihtiyaçları varmış gibi..

    oysa gerçek bu değil.. bu adamlar böyle basit iki üç cümleyle geçiştirilecek adamlar değiller.. bu adamların kavgası, trafikte birbirinin egzosuna değdiren 2 hırbonun kavgası değil.. freud için söylenen her şey yalan.. okuduğunuz bütün kitaplar ve izlediğiniz bütün filmler.. çünkü hepsi freud'u aklınca eleştiriyo..

    bak şimdi biloo haklı olduğu noktalar da var amma, herşey de seks değil biladeeerr

    al sana çok elit bi freud kritiği.. oysa, freud'u konuşmasının sebebi karşıdaki hatunu tavlayıp sikmek.. bu adamın bu kadar meşhur olmasının tek sebebi seksi konuşmuş olması.. kurt schneider'i tanıyanlar parmak kaldırsın? yok kimse.. o da şizofrenini babası mesela.. ya da dr. erb'i bilenler? o da kardiyolojinin babası.. kalp bu dimi dünyadaki en çok ölüm sebebi..

    kısacası, freud'un bu kadar meşhur olması bile freud'u kanıtlar nitelikte.. bir puro bazen sadece bir purodur.. seks bazen sadece sekstir.. ama seksi yapan insanlar, asla sadece seks yapacak olma motifiyle tatmin olmazlar.. olay, amdan götten ve sikten çok fazlasıdır yani..

    bunu istersen, bin yıllardır yaşanmış ve konjenital olarak bilincimize kodlanmış nedenlere bağla, istersen babanın sikine sonuç değişmeyecektir.. ne freud sadece seks konuşmuştur, ne jung ona 'ayhh freud çok sapıksın bb :((((' demiştir..

    insanlığın geldiği ve gittiği yer konusunda milat taşıdır bu adamlar.. pubmed'de makalelerini bulamamanız çok doğal zira psikiyatri, farmakoloji kısmı hariç en az makale veren tıbbı daldır.. sen bir insanın ruhunu röntgenle çekemezsin.. ancak anket yaparsın.. insanların düşüncelerini, gizlediklerini göremezsin ancak mr çeker hangi areal'ler aktive oluyo, hangi bölgelerde kan akışı hızlanıyo diye bi tahminde bulunursun..

    bundan mütevellit, her psikiyatrik tartışma biraz eksik, biraz kanıtsız kalacaktır.. fakat olay şu değildir: ' lacan diyo ki 2 insan konuşarak anlaşır, jung diyo ki onlar zaten her türlü anlaşcekler beyinlerinde kazılı, freud diyo ki illa ki de sikişcekler'..

    freud'u anlamak denen bişi yok.. kendine baksan yeter.. jung ise entel ortamların, hatun düşürme gereci.. 'bak selin, sende biraz erkek var, bende biraz kadın.. senle ben alakasız 2 insan gibi duruyoruz ama aslında doğuştan bağlıyız birbirimize.. bak mesela sen de bazen uyurken uçurumdan düşme hissiyle uyanıyosun dimi? '

    freud'u ise kelimelere dökemezsin.. kendini anlat bakalım sevgili suser 2 kelimeyle.. anlatamazsın.. hep biraz yalan, hep biraz karşındakine göre değişken olur.. freud ise anlatmış işte.. sevişmezsen bu lanet dünyadan siktir olup gidecek bi et yığınısın demiş.. acıların bile taaa el kadar bebeyken belli oluyo, nasıl tuvalete alıştırdıklarından seni karakterin ortaya çıkıyo demiş.. o yüzden her insan freudyendir.. çünkü freud, her insanı anlatmıştır edebiyat olmadan, tarih yurt olmadan.. gerisi hep boş laf..

    şimdi uzanın koltuğa ve kendinizle ilgili en kirli, en sapkın şeyleri düşünmeye başlayın.. nazilere bakınca onlardan etkilenen ama etrafta 'ben güçsüz insan istiyorum çok tatlı geliyolar :((( ' diye gezinen ikiyüzlü içimizdeki.. çocuğuna 'evladım yatakta herşey serbesttir ' diyen ama bunu ancak ve ancak damadı elden gidince söyleyen fiona teyze.. en yakın arkadaşımızın manitasına sırf, yatakta iyi olduğuunu söylediği için meyleden orospu çocuğu sen de gel.. annemizi hatırladığımızda, allahın en kokoşu olsa bile ona içten içe üzüldüğümüzü, ona duyduğumuz şefkatle insanlaşmanın yolları aradığımızı düşünen kalpsiz sen de gel.. gelin hepiniz.. gelin insan denen o iğrenç şey olalım..

    her insan gündüzleri jungcudur özetle, geceleri ise freudcu..

    peşin edit: freudcuyum.. jungcular üzülmesin adam öldü gitti diye.. yerine rezzan kirazı bıraktı..

  • şarjın kablosu oynamış, %100 beklerken bir baktım %7. evladını kartal kaçırmış fatma girik gibi perişanım şu an..

  • uzun saatler uyuyup uyuyup yorgun olmamın sebebini sonunda öğrenmiş bulunuyor ve bulunmakla kalmıyor arttırıyorum;

    uyku, birbirini takip eden 5 farklı evreden oluşuyor. bu evrelerin 4'ü rem dışı evrelerken, sonuncusu genellikle rüya gördüğümüz dönemi kapsayan rem sürecinden meydana geliyor. bu 5 farklı evrenin sonlanıp tekrar başlaması 90 dakikalık bir zaman dilimini kapsıyor. döngü yarım kaldığında huzursuzluk ve uykusuzluğa neden oluyor. bu nedenle de, çalar saatle uyandığımız günlerde uzun saatler uyumuş olsak da son uyku döngümüz yarım kaldıysa yorgun hissedebiliyoruz. kısacası bilim insanları, uyku sürelerimizi 90 dakikanın katları olarak ayarlamamızı öneriyor.

    çok genişlemiş olan ufkumla daha dingin uykulara

  • ya ben eski sevgilimi önünü kestiğim düğün arabasının içinde gelinlikle gördüm, bana gündelik acılarınızdan bahsetmeyin. üstelik zarf da boştu..

  • 100 yıl önceki yaşantının günümüzdekinden çok farklı olması.

    1915 yılı amerikadaki günlük hayat şöyleydi ;

    bir erkeğin ortalama ömrü 47 yıldı.
    araçlar için satılan yakıt sadece eczanelerde bulunurdu.
    evlerin %14'ünde küvet vardı.
    evlerin %8'inde telefon vardı.
    şehir içindeki en yüksek araç kullanma hızı yaklaşık olarak 15km/s* di
    dünyadaki en yüksek inşaat eyfel kulesiydi.
    amerikadaki ortalama saatlik ücret 22 centti.
    amerikadaki işçiler yıllık ortalama 200$ ile 400$ arasında kazanıyordu.
    bir muhasebecinin yıllık kazandığı para 2000$ civarındaydı.
    bir dişçinin yıllık kazandığı para 2500$ civarındaydı.
    bir veterinerin yıllık kazandığı para 1500$ ile 4000$ arasındaydı.
    bir makine mühendisinin yıllık kazandığı para 5000$ civarındaydı.
    doğumların %95'den daha fazlası evlerde yapılırdı.
    doktorların %90'dan daha fazlasının üniversite eğitimi yoktu. onun yerine devlet tarafından onaylanmış sağlık okullarına gider ve buralarda gördüğü eğitimi kullanırlardı.
    şekerin yaklaşık yarım kilosu 4 centti.
    bir düzine yumurta 14 centti.
    kahvenin yaklaşık yarım kilosu 14 centti.
    çoğu kadın saçlarını ayda bir kez yıkardı. şampuan yerine boraks veya yumurta sarısı kullanırlardı.
    kanada'da geçen bir yasayla birlikte, herhangi bir sebepten ötürü ülkeye fakir insanların girişi yasaklanmıştı.
    en fazla ölüme yol açan beş hastalık zatürre ve grip, verem, ishal, kalp hastalığı ve felçti.
    amerikan bayrağında 45 yıldız vardı.
    las vegas, nevada'nın nüfusu 30 kişiydi.
    çengel bulmaca, kutu bira ve soğuk çay henüz icat edilmemişti.
    anneler günü ve babalar günü yoktu.
    10 yetişkinden 6'sının okuması ve yazması yoktu.
    amerika nüfusunun sadece %6'sının lise diploması vardı.
    esrar, eroin ve morfin eczanelerin hepsinde bulunurdu. o zamanki eczacılar esrar için "cildi temizler, insana neşe verir, iştah açar ve sağlık için mükemmel bir koruyucudur" derlerdi.
    evlerin %18'inde tam zamanlı hizmetçi veya uşak bulunurdu.
    amerika ülkesinin tamamında o yıl toplamda 230 cinayet rapor edilmişti.

  • ahlak olmazdı ama bir otokontrol mekanizması gelişirdi. çevresinde birtakım bitkiler ve hayvanlar olan bir mağara adamını düşünelim. bu adam şimdi x hayvanını aşırı avlayınca, y hayvanını yiyip kendisine arz eden tehlikeyi ortadan kaldıran x hayvanını daha fazla avlamaması gerektiğini anlayacaktır. benzer şekilde bazı bitkileri fazlasıyla tüketince, o bitkilerden beslenen ve avladığı hayvanların göç etmesine tanıklık edecektir. haliyle bunu ortadan kaldırmak için o bitkiden daha fazla yararlanmamaya karar verecektir. tüm bu farkındalıklar ahlakı değil, o adam için hayatta kalma içgüdüsünü geliştirecektir. hayatta kalmak için yaşadığı doğaya karşı kontrollü olacaktır. doğru ya da yanlış ahlak konusu değil, hayatta kalma konusu olacaktır.

  • instagram'a bugün koyduğu doğumgünü fotosunun altına "doğumgünün kutlu olsun lord eddard stark" yazan çılgın beni bulsun. ahahdhahds. haykırıyorum.

  • "karşı tarafın inanç özgürlüğüne tecavüz edemezsin" derken ne kastediliyor? bu insanlar, birileri dinleriyle "dalga geçince" dinlerinin gereklerini gerçekleştiremiyorlar mı? namaz kılamıyor, tanrılarını övemiyorlar mı?

    ulan, mağdur müslüman, iki şakadan ya da inancınla dalga geçilmesinden rahatsız oluyorsan bu dalga geçenin değil, senin sorunun. bir yerinde bir yara var ki bunlar seni rahatsız ediyor.

    ateistleri, deistleri 7/24 tehdit et, bastırmaya çalış, dalga geç, "bunlar var olmasın" diye her yere imam hatip aç; sana iki laf sokulunca hemen salya sümük ağlamaya başla. ikiyüzlülüğü ve mağdur ayaklarını bırakın lan artık. ayıp. güç bunlarda, çoğunluk bunlarda, hala mağdurlar lan!