hesabın var mı? giriş yap

  • gece gece beyaz show da döktürmektedir.. gerçekten ağzına sağlık

    --- spoiler ---

    bugün çocukların eline 1500 tl lik cep telefonu verip onları 1000 tl maaş alan öğretmenlere teslim ediyoruz. sen bir telefona verdiğin parayı öğretmene veremiyorsan bu ülke gerizekalı kalmaya,okulsuz kalmaya mahkumdur.

    --- spoiler ---

    peşinen edit: kimse çıkıp milliyetçi duygularla v.s. saçma sapan tepkiler vermesin. elinizi vicdanınıza koyun ve tekrar tekrar okuyun. diline sağlık yılmaz özdil

  • bütün altyapısı tamamlanmış, fişeği beklenen olay. beklenen derken istenen olduğu (istediğimi) kast etmiyorum tersine çok korkuyorum sözlük.

    750 civarı entride bol bol yazıldığı gibi ülkenin ekonomi yapısı da göstergeleri de problemli. enflasyon artmış, piyasa durgun, işsizlik artmış, cari denge şaşmış, yüksek teknoloji üreten yok-tüketen bol, daha bir sürü metriğin çıktısı ortak; negatif.

    global ekonomi perspektifinden bakınca, abd kendi dolarına ıslık çaldı çalacak geri gelsin diye. gelişen ülkeler üzerinde riskler artıyor, yeni yeni terimler (kırılgan beşli) ekleniyor lügatımıza. bir zamanlar en çok ticaret yaptığımız komşularımızdan hiçbiriyle iş çevirecek potansiyel kalmadı.

    ülkenin siyasi gündemi belirsiz, güvensiz. seçim, barış süreci, yolsuzluklar, paraleller, komşularımızda problemlerden sadece bir tanesi bile ülkenin siyasi durumunu riskli olarak değerlendirmeye yeterli. bizi kesmiyor o ayrı, illa kendi aramızda da rahat duramıyoruz; türbanlı ıslık çalmasın, hamile sokakta gezmesin, kürt kürtçe konuşmasın, türk türklük demesin, sağa bakmak yok, sola dönmek yok, kül yutmaz bir halk olduk çıktık; özetle sosyal hayat da bomba, fitili belirsiz.

    yöneticiler desen ayrı komedi. yok kızma vallahi komik bak; eski cumhurbaşkanı köşkten çıkmıyor (karısı istememiş), içişleri bakanı anayasayı tanımıyor, bağımsız merkez bankası başkanı (ve ekonomi bakanı) cumbabadan boyuna fırça yemekte, fırça başına dolar 0.1 artmakta, başbakan kimseye haber vermeden sınır ötesi operasyon yapar ama ordunun tanklarının geçeceği yolu ülkenin terörist dediği grup tutar, daha bitmedi 2 gün sonra cumbaba bunu da ben yaptım dedirtip operasyona çömer, arada sahibi bizden değil diye sağlam bankayı batırdılar, meclisi son izlediğimde tokmakla birbirlerini dövüyorlardı.

    işte bu ahval ve şeraitte dahi sakin günler yaşıyoruz ya aslında ona hayret. şahsi fikrim ekonomik kriz çoktan çıkmıştır, kamuoyuna deklare olacağı bir an gelecektir. korkuyorum ama korkum kişisel değil. üstüste gelen gündem bombardımanına, yoğun propaganda saldırısına ve birikmiş kine sahip halkımız için gelen sadece bir ekonomik kriz olmayabilir.

  • maalesef büyük ihtimalle ceza dahi almadan kurtulacak sürücüdür. 2001 yılında babamı levent ışıklarda çarpıp kaçan bir sürücü yüzünden kaybettim.sürücü 4 yada 5 gün sonra teslim oldu.kaza sırasında plakası düşmese büyük ihtimalle teslim dahi olmazdı.oldukça varlıklı bir ailenin oğlu.arayıp başınız sağolsun bile demedi.görgü tanığı olmadığı için ve davalı avukatının çeşitli hukuk cambazlıklarıyla dava 11 sene sürdü ve zaman aşımından düştü. sonucunda fail ceza almadı ve 3 kardeş babasız büyüdük.sonra birisi gelip bana adalet hak hukuk desin.

  • türkiye'de öğretmenlik müessesesinin kutsal bir kurum olarak algılanmasında büyük etkisi olan hababam sınıfı'ndaki kel mahmut karakterinin aslında hiç de ideal nitelikleri haiz bir eğitimci olmaması realitesidir. gerçekten de filmi biraz daha dikkatli izleyince bu tezi destekleyecek önemli kanıtlar bulunabilmektedir. şöyle ki;

    1) öncelikle kel mahmut öğrencilere orantısız cezalar veren bir kişidir. mesela öğrenciyi aç bırakmak gibi pedagojide yeri olmayan bir ceza verebilmektedir kendisi. fakat bu tür bir cezanın öğrencilerin bedensel gelişimine ciddi zararları olacağı gibi, psikolojik travmalara sebep olması da gayet muhtemeldir. hiçbir ideal eğitim kurumunda böyle bir ceza uygulaması söz konusu dahi olamaz. buna karşılık, öğrencilerin, örneğin okula tünel kazdıklarında ya da okulda iş tutup çocuk peydahladıklarında hiçbir ceza almadıkları görülmektedir.

    2) kel mahmut anne babanın mesleğini soran öğretmen tipidir. kendisi serinin daha ilk filminde güdük necmi'ye babasının ne iş yaptığını sormaktadır. bu öğrenciler arasında statü hiyerarşisi kurmaya çalıştığını düşündürmektedir. neyse ki güdük bu soruya "tam bilemiyorum, galiba karanlık işler çeviriyor" diyerek sarkastik bir yanıt vermiştir.

    3) kel mahmut sınıftaki popüler öğrencilerin adlarını bilmekte ve sadece onlara adlarıyla hitap etmekte, sınıfın çoğunluğunu ise görmezden gelmektedir. şaban, necmi, ferit ve ahmet haricinde kimseye ismiyle seslenmemektedir. bu yaklaşım ise sınıfta çifte standart yaratıcı bir tutumdur. oysaki eğer sınıfta sadece birkaç kişinin adını biliyor diğerlerininkini bilmiyorsa, bildiklerine de ismiyle hitap etmemesi gerekmektedir.

    4) liselerarası bilgi yarışmasındaki kopya skandalında, kel mahmut hababam sınıfı öğrencilerini suç üstü yakalamasına rağmen onların yaptıklarını mazur görmekte hatta onlara bizzat yardım etmektedir. bahanesi ise okulun prestijini korumaktır. fakat gerçek bir eğitimci, mensubu olduğu özel okulun ticari çıkarlarından önce öğrencileri etik davranışa yönlendirmeyi düşünmelidir.

    5) kel mahmut'un, öğrencileri sırf bir inat uğruna sonbahar soğuğunda kampa göndermesi de affedilemeyecek bir hatadır. bunu yaparak hem öğrencilerin sağlığını riske atmakta hem de üniversite sınavına hazırlanmaları gereken bir dönemde derslerinden geri kalmalarına sebep olmaktadır. amaç ise sadece kendi otoritesini kurmak ve egossunu tatmin etmektir.

    6) kel mahmut okul müdürünün ticari çıkarlar için sürdürdüğü yaşlı ve yeteneksiz hocaları istihdam etme politikasına da seri boyunca asla ses çıkarmamıştır. oysa aynı zamanda bir müdür yardımcısı olarak, gözü görmeyen, kulağı duymayan, heyecanını yitirmiş hocalarla bu işin yürümeyeceği yolundaki fikrini müdüre kesinlikle iletmesi gerekirdi.

    7) nihayet, iyi bir eğitimci olmadığını zaten kel mahmut da kabul etmektedir. şu linkin 1:24:44'ünde bunu kendi ağzıyla da dile getirmektedir. bu yönden en azından dürüst bir kişi olduğu söylenebilir.

    neyse durum böyleyken böyle yani. ekşi sözlük kamuoyunun bilgisine sunarım.

  • cameron karara saygi duyacagini soylemis, yani gerceklesecektir.

    bu cameronun kafasi da hic calismiyor ya bizim uzun gibi cikip dese ya karara saygi duymuyorum, bunlar hep ira'nin isi.

    cameron'un istifasini aciklamasi uzerine edit:

    kostur kostur gorevi birakacagini aciklamis. benim bildigim boyle durumlarda istifa edecek misiniz diye sorulursa en fazla siritirsin biter gider. ne biliyim yada hic mi milletvekilin bakanin yok senin sagda solda "cameron giderse istikrar biter, dolar firlar, bombalar patlar." falan diyecek.

    yazik valla koskoca birlesik krallik boyle amatorlerin eline kalmis.

  • benim gibi üşengeç, siyasetle işi olmayan biri bile sandıkta görev aldıysa bir zahmet bulaşın artık şu işe. normal şartlarda oy vermeye bile gitmeye üşenen ben, sabahın 5'inde kalkıp sandığımın başına gideceğim. rica ediyorum ömrünüzden 1 güncük ayırın da şu rezilliklerden kurtulalım artık.

  • spor yatirimlari ve takimlarin uzerindeki etkileri muhtesem derecede basarili, enerji icecegi firmasi.

    formula 1'de inanilmaz bir basarilari var. yillarca sampiyon olmus bir takimlari var. su an scuderia ferrari ve mercedes ile birlikte en baskin 3 takimdan biri red bull ve ustelik bir de scuderia toro rosso var.

    bugun 2019 rusya gp'yi sunarken serhan acar su anda yarisan pilotlarin cogunun red bull'un akademisinden geldigini belirtti. sanirim 8 yarisci vardi saydigi isimler arasinda, ki inanilmaz yuksek bir oran bu.

    red bull salzburg, rb leipzig, new york red bulls ise en basta gelen futbol kulupleri. hem de oyle "takimi alalim, ismimizi verelim, sonra da ne yaparlarsa yapsinlar" gibi bir yaklasimlari da yok. ozellikle salzburg muhtesem bir proje oldu resmen.

    oyuncu bonservislerine odenen ve satisindan alinan bonservisler euro cinsinden soyle;

    naby keita -> 1.5m - 24m
    sadio mane -> 4m - 23m
    amadou haidara -> 800k - 19m
    duje caleta-car -> 0 - 19m
    munnas dabur -> 5m - 17m
    diadie samassekou -> 0 - 12m
    kevin kampl -> 3m - 12m
    valentino lazaro -> altyapi - 10.5m
    xaver schlager -> altyapi - 15m
    stefan lainer -> altyapi 12.5m
    valon berisha -> 2.8m - 7.6m

    bu arada bonservis odenen oyunculardan biri haric tamami 21 yas ve altindaki oyuncular ve ustelik cogu da 18 - 19 yasinda. biri haric dedigimin de yasi 24.

    reklam politikalari sayesinde "adrenalin" iceren sporlarin ya da gosterilerin artik ilk akla gelen ismi oldu sirket. ornek olarak bir kac yil once tum dunyanin canli yayinda izledigi felix baumgartner'in kiyafetine bakilabilir.

    bunlarin disinda da e-spor, nascar, motor sporlari ve yelken gibi pek cok spor dalinda yine takimlari/sponsorluklari bulunuyor. bir icecek markasi olarak baslayip, dogru bir politika ve basari ile bu kadar iyi bir sekilde isimlerinden soz ettirmeleri gercekten cok buyuk bir is.

  • artık güneş doğmadan mesai başlamasın!!!

    #saatleridüzelttürkiye

    bildiğiniz gibi türkiye iki zaman alanının (gmt meridyen alanı) arasında yer almaktadır: gmt+2 ve gmt+3

    gmt: greenwich ortalama zaman alanı (g. mean time zone)

    gmt+2 'nin ortası kocaeli'den geçer ve nüfusumuzun %75'i bu civarda yaşamaktadır. doğu avrupa hatta suriye bile bu saati kullanmaktadır

    gmt+3 'ün ortası ise ığdır'ın bile doğusundan!!! geçer ve moskova zamanı olarak da bilinir (kimin uydusuna girdiysek). ırak, katar gibi araplar da bu zamanı kullanmakta

    eskiden türkiye 2 saat sistemi arasında değişiklik yapıyordu. bu sayede güneşi ışığını daha çok kullanıp vatandaşların uyanık olduğu saatlere denk getirmeye çalışılıyordu.

    sonra dendi ki “saat diliminin değişmesi karışıklık yapıyor, biz bunu sabitleyeceğiz”. tamam sabitle...

    (bkz: çokomel berat) bu saati her ne sebepten olduğu bilinmeyen bir şekilde ığdır'a sabitledi!!!

    saat 8:00'de mesai'lerin başladığı bir ülkede hele bir de kar yağınca... ben neden güneş daha doğmadan arabamdaki buzları temizletiliyorum
    (bu sene pandemi sebebiyle mesailer 10:00'da ama birgün pandemi bitecek, o zaman hepberaber 7:30'da kar kazırız, karanlıkta yol ararız)

    insan vücudu güneşle beraber kalkmaya alışıktır. hormon salgıları bile bu şekilde ayarlanır. her gün güneş doğmadan uyanmak hem vücudu hem beyni yıpratır. bu hem bizi mutsuz eder hem de dikkatimizi ve verimliliğimizi düşürür. devletin görevi ise bizim mutluluğumuzu, güvenliğimizi ve verimimizi yüksek tutmak değil midir!

    türkiye ticaretinin büyük kısmını avrupayla yapmaktadır. avrupayla hem ekonomik hem de kültürel yakınlık açısından onlarla aynı saati kullanmamız mantıklı değil midir?

    (bkz: osmanlılık) olayını dilinden düşürmeyenlere bonus:
    osmanlı'da saatleri, ayasofya'nın kubbesinden geçtiği varsayılan ve arz-ı halife veya arz-ı istanbul olarak adlandırdıkları meridyene göre ayarlarlardı.
    1925'te gmt sistemine geçilmiştir, ve istanbulun biraz doğusundan geçen izmit meridyenine entegrasyon yapılmıştır. şimdi yerel saati ığdıra almak ne iştir.
    kültürel olarak da halkımız gmt+2'ye alışıktır.

    (bkz: çokomelli)'nin arap merakı yüzünden
    araplarla aynı saate geçmenin herhangi bir mantığı var mıdır.

    adam ekonomiyi batırdı. sadece görevden alınmasıyla bile ekonomi düzelmekte. allah rızası için şu saatleri de düzeltin, hayatımızı mahvetmeyin!!!

    her sabah bedduasını aldığınız milyonlarca insanı düşünün...

    edit: imla

    ekleme:
    bir yazar bana “ya işe giderken ya da dönerken karanlıkta kalmak zorunda olduğumuzu, seçim yapmamız gerektiğini” yazdı. bu yanlış bir önerme.
    coğrafi/hakiki saatlere göre aydınlık 7:00-17:40
    mesai saatleri: 8:00-16:00
    şu anki uygulamada biz hakiki saate göre saat 7:00'de mesai'ye başlatılıyoruz.
    eğer saatler düzeltilse hava aydınlıkken işe gidip hava aydınlıkken geri döneceğiz

    bu trafik kazalarını bile azaltır...

  • insan hayret ediyor valla hayret ediyor. hiç bir ülkede kendi milletini bu kadar ezen 2. sınıfa sokan bir devlet yoktur diye düşünüyorum. kendi vatanımızda 2. sınıf muamele görüyoruz canımızın hiç bir ehemmiyeti yok. buradan da çok net anlaşılıyor. turist zaten covid mi olurmuş?!!!!

  • şu videodan gördüğüm olay. bir ailede yer sofrasına konuk olmuş. önüne bir tarafında et, bir tarafında pilav olan bir yemek gelmiş. yemeğin etli tarafı kılıçdaroğlu'nun önündeyken muhtemelen refleks olarak kendiliğinden yemekteki etli tarafı çocuğa doğru çeviriyor.

    bu karakterdeki bir adam halkın aleyhine bir iş yapmaz bence.

    görüntüler şuradan izlenebilir. 10 saniyelik video zaten.

  • ı. dünya savaşının en trajik savaşlarından birisi: ölü adamların saldırısı

    ölü adamların saldırısı, (bkz: the battle of osowiec fortress) 1915'teki birinci dünya savaşı sırasında, osowiec kalesi muharebesi sırasında meydana gelen çok ilginç ve trajik bir olaydı.

    osowiec kalesi, günümüz polonya’sında bulunan stratejik bir kaleydi fakat o zamanlar rusya'nın kontrolü altındaydı. savaşta alman kuvvetleri, klor ve brom gazlarını kullanarak kimyasal bir saldırı başlattı. almanlar, bu gazı kullanarak kaleyi savunan rus askerlerini etkisiz hale getirip öldürebileceklerini ve kaleyi kolayca ele geçireceklerini düşünüyordu. bu zehirli gazlar kullanılmaya başlandığında, uygun gaz maskeleri ve yeterli korunmaya sahip olmayan rus askerleri hazırlıksız yakalandı ve çoğu dayanılmaz ağrılarla ve solunum sıkıntılarıyla hayatını kaybetti.

    teğmen vladimir karpovich komutasındaki ufak bir grup gazın neden olduğu solunum problemlerine ve vücutlarındaki yanıklara rağmen, alman kuvvetlerine karşı bir saldırı başlattı. üniformaları kana bulanmış, yüzleri gözleri şişmiş ve gazın etkisini hafifletmek için iyot ve kendi kanlarına batırılmış bezlerle ağzını kapatan bu askerler, yeniden dirilmiş cesetler gibi göründüler. bu "ölü adamların" görüntüsü, almanlara hayalet askerlerle karşı karşıya olduklarını düşündürdü çünkü bu kimyasal saldırıdan kurtulmalarına ihtimal verilmemişti. bu beklenmedik karşılık ve rus askerlerinin korkunç görünümü karşısında şaşkına dönen almanlar o kadar hızlı geri çekildiler ki, bir kısmı kendi dikenli tel tuzaklarına düştü, diğerleriyse rus silahlarının hedefi oldu, fakat ruslar bu savaşı kazanmasına rağmen bölgeyi çok uzun süre elinde tutamadı. almanların kaunas ve novogeorgievsk'i ele geçirilmesiyle, ruslar kalenin büyük bir kısmını yıkıp 18 ağustos'ta geri çekildiler.

    böylece ölü adamların saldırısı, rus askerlerinin böylesine zorluklar karşısında dayanıklılığını, cesaretini ve ruhunu simgeleyerek, savaşın ne kadar trajik olaylara sebep olabileceğini gösteren bir durum haline geldi.

    kaynak