hesabın var mı? giriş yap

  • galatasaray, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 3-0, ankara'da, ligin son maçında 8-0 yendi.
    11 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla şampiyon oldu...
    beşiktaşlılar'a göre, 'şaibeli şampiyon' oldu.
    * * *
    beşiktaş, o sezon ankaragücü'nü istanbul'da 4-0, ankara'da, ligin bitimine haftalar kala 6-0 yendi.
    10 gol attı, hiç gol yemedi.
    averajla ikinci oldu...
    yine beşiktaşlılar'a göre, 'şerefli ikinci' oldu.
    * * *
    o sezon, son maçlardan önceki tabloya bakalım:
    galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
    beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...
    galatasaray'ın hem 2 gol artı averajı, hem de gol fazlası avantajı vardı.
    son maçlarda, galatasaray ankaragücü'ne 2 fark yapsa, beşiktaş'ın gençlerbirliği'ne 5 fark yapması gerekiyordu.
    yani averaja ihtiyacı olan beşiktaş'tı.

    yazarin editi: gercekler neden kotulenir? gercekler kotulenerek saklanabilir mi?

  • turk kuluplerinin geldigi son noktayi acikcasi halimizi gosteren futbolcudur. oncelikle fenerbahce'nin bu adama ne ihtiyaci var ben anlamadim hemen bakalim;

    -emre
    -meireles
    -salih
    -mehmet topuz
    -mehmet topal
    -cristian (gidecek diyolla)

    hic hiz kaybetmeden gidelim galatasaray'a bakalim;

    -selcuk
    -melo (alinmayacak diyolla)
    -yekta
    -sneijder

    gs'nin alper'e daha cok ihtiyaci var ama fener'in neredeyse hic yok. salih oynasin lan iste.

    heh simdi gelelim bize..

    -veli (yerine at koysak daha iyi)
    -oguzhan (cikine gurban)
    -fernandes (gidecek diyolla)
    -necip (v for kalas)

    gelin kabul edelim en cok bizim ihtiyacimiz var lan alper'e. verin iste bize ibneler :/ holosko + bir miktar para veririz size..

    gerekirse kupasini isteyen sadri basgan'a baglarim. verin olm bize alper'i :/

    samet hoca olsa alper'i taraftarlar yuzunden alamadik der amk..

  • her kadın kendi düzenini kurar aslında eli değer her yerde. kendi evinde, isinde, zaman geçirdiği adamın evinde. düzen kadının doğasında vardır. ve en spontane yaşayan kadın için bile ev mabettir.
    mesela yemek yaparken sevgilisinin evinde, eşyaları kendi kullanım kolayligina göre yerleştirmek ister ya da temizlik yaparken sevdiği adamın evinde, eşyaların yerlerini kendi zevkine göre değiştirip ve hatta kenarda köşede kullanım dışı olarak bekleyen halı, koltuk ya da dekoratif bir eşya ile mevcuttakileri değiştirir.
    tamamen kendi kullanım rahatlığı ve kişisel zevki ile alakalidir. dış fırçası, ic çamaşırı, ped ve diğer kişisel ihtiyaçlar ise tamamen tedbir ve erkeğin evinde geçirilen zamanin çokluğu ile alakalidir. temiz bir kadın her gün en az bir kere külot değiştirir. sabah kalktığında ağzı temiz olsun ister. zamansız regl olduğunda koşarak ped almaya gitmek yerine elini uzattiginda bulmak ister.
    uzun lafın kısası, iz bırakmak için değil tamamen kendi konforu içindir.

  • 2 maçta 1 gol bile atamadığımız fenerbahçe'ye balıkesirspor'un 41 dakikada 3 gol attığı maç. hay yapacağımız şampiyonluk yarışının...

    not: tiner çekiyorum.

  • günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.

  • yanlış bilgidir.

    messi arda turan'ı düğüne davet etmiştir ancak arda adam olduğu için düğünü bırakmıştır.

  • kurallara uymanın enayilik, kural tanımadan iş görmenin uyanıklık ve meziyet olarak görüldüğü ortadoğu bataklığında bir ülke.

    2 aile düşünün 90larda bir şehire geliyorlar, birisi boş bulduğu araziye yasak olduğunu bile bile gecekondusunu dikiyor, diğer aile aman kurallara uyalım diyip bütçesine göre kiraya cıkıyor.
    ilk aile bir kaç yıl sonra seçimler öncesinde verilen sözler ile çöktüğü arazisine tapusunu alıyor. diğer aile maaşının yarısını ev sahibine vermekle meşgul kıt kanaat geçiniyorlar.

    ilk aile gecekondunun sokağa bakan kısmına kendi dükkanını açıyor, diğer aile 8-5 iş bulup her gün işe gidiyor. ilk ailenin beyan ettiği toplam yıllık vergi 8-5 çalışanların nerdeyse bir aylık verdiği vergiyle aynı miktar oluyor.
    ilk aile o küçük vergisini de ödemiyor, hatta hiç birşey ödemiyor. ve sonunda devlet baba af çıkartıyor. vergi borçları daha maaşını almadan kesilen enayi ailelerden paralar toplanıyor zaten.

    birkaç yıl sonra ilk ailenin kaçak evleri yerine kentsel dönüşüm adı altında rezidans yapılıyor ve burada bir kaç daireleri oluyor. diğer kurallara saygılı enayiler de hala kirada oturuyor... *

    ve bugün oluyor bu ailelerin çocukları olmuş, üniversiteyi kazanıp öğrenim kredisi almışlar. sonrası malum zaten. "enayi misin amk niye ödüyorsun?!"

    evet durum ne yazık ki böyle: devlete para ödeyen herkes enayidir!

    vergi borcun mu var? ödeme! nasıl olsa af çıkar, yapılanma çıkar, bir şey çıkar... enayiler ödesin :)

  • adam tam sözlük formatına uygun şu başlığı (bkz: nike katar 2022 dünya kupası reklamı) açıyor tutmuyor.

    sonra dangalağın biri sözlük kurallarına uygun başlıkların yerine saçma sapan bir başlık açıyor ve tutuyor. sözlükte herkes böyle aşırı yorumlu paylaşsın artık başlıkları madem.

    iyice sosyal medya çöplüğüne benzetin burayı da. neyin ne olduğu karışsın hiç bulmayalım. nike'ın reklamını aramak istersek, böyle dangalakların açtığı alakasız başlıklar yüzünden hiç bulamayalım mesela.

    edit: başlık düzeltilmiş.

  • amazon'un depolarında kullandığı ürünleri sıralama ve depolama yöntemi bunlardan birisidir.

    "bozuk düzende sağlam çark olmaz."

    amazon, dünyanın en büyük e-ticaret sitelerinden birisidir. fakat yalnızca bununla sınırlı değil, dünya üzerinde 180 depoya sahip tarihte görülmüş en büyük ürün stokçusudur aynı zamanda.

    siz amazon'dan bir şey satın aldığınız zaman, satıcı amazonsa, o ürün amazon'un deposundan getirilir.

    günde yaklaşık 1.6 milyon paket amazon'un depolarından dünyada herhangi bir yere gönderilir.

    peki bu kadar karmaşanın ve kaosun bulunduğu ortamda, sizce amazon milyarlarca ürünü nasıl sıralıyor, depoluyor ve ihtiyaç halinde eliyle koymuş gibi buluyor dersiniz?

    13.37796 kilometrekarelik bir alanda depolanan kolilerden bahsediyoruz.

    isimlerine göre
    kategorilerine göre
    üretim yıllarına göre
    şekillerine göre
    ağırlıklarına göre

    pek çok parametre ile sıralanabilir. fakat o kadar ürünü öyle bir yöntem kullanarak sıralamak gerekiyor ki birbirine karışmasın, arandığı zaman bulunsun.

    ayrıca bu aranma hızlı olsun. amazon'un hızlı kargo ulaştırma gibi prensipleri var bildiğimiz gibi.

    herhangi bir şeye göre sıralamak kendi avantaj ve dezavantajlarını getiriyor. isimlerine göre sıralasak mesela aynı paketin içinde zebra perde ve askı alan kişinnin paketi hazırlanırken deponun başına ve sonuna gitmek zorunda kalıyoruz. (a ve z harfleri)

    kategorilere göre ürünleri dizelim diyelim, hangimiz tek kategoriden alışveriş yapıyoruz ki? genelde sepetimiz çorba oluyor. içeriğinde bilgisayar faresi, kitap, tıraş köpüğü olan bir paketi hazırlayan bir personel veya robot düşünelim (ikisi de depoların organizasyonunu yapıyor) her kategoriyi aramak, aralarında gezinmek biraz maliyetli olmaz mıydı?

    hem zaman maliyeti hem de uzay maliyeti ( koyacak yer) açısından saçma olurdu.

    şimdi durup düşünmenizi istiyorum. neye göre sıralarsak en verimli bir şekilde sıralamış olurdunuz?

    cevap: hiçbir şeye göre.

    dünyanın en büyük depolarında bütün ürünler rastgele sıralanır. depoyu yerleştirenler neresi boşsa oraya koyar ve işine devam eder. takip etmeleri gereken sadece bir kural vardır: bilgisayara kaydetmek.

    amazon, depoların organizasyonunda bilgisayarlardan ilham almış.

    bilgisayarların rastgele erişimli belleklerinde (ram) bilgiler karmaşık bir düzende tutulur ve bilgilerin nerede tutulduğu bilgisi ayrıca başka bir bölgede tutulur. buna rağmen yanlış bilgi getirme gibi durumlar normal şartlar altında hiç yaşanmaz ve biz de bilgisayarlarımızı olması gerektiği gibi kullanmaya devam ederiz.

    aynı durum, hacimleri fazla olan amazon deposundaki koliler için de geçerlidir. depo robotları veya çalışanları onları rastgele bir yere koyar ve ürünün bulunduğu yer sisteme kaydedilir.

    bu kaosun içinde aradığını bulmak zaman alır diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. diyelim ki diş fırçası arıyorsunuz. bu deponun sadece belli bir bölümünde olsa mı yakında olması daha olasıdır yoksa deponun her yerine dağılmış durumda olsa mı yakınınızda olması daha olasıdır?

    bir de bu olasılığı milyonlarca durumda kullandığınızı düşünün.

    ayrıca uzay maliyeti, diyelim ki diş fırçaları için 500 metre karelik bir alan ayırdınız. elinizdeki diş fırçalarının yarısı depodan uzaklaştırıldı. 250 metre karelik boş bir alan ortaya çıktı fakat orası diş fırçalarına ait olduğu için başka bir ürün yerleştiremiyorsunuz.

    ürünleri bulduğunuz yere koyabildiğiniz rastgele düzende ise böyle bir sorun yok.

    bazen düzen zannettiğimiz kadar verimli bir olgu olmayabilir. onun yerine bir şeylerin karman çorman kalması belki işlerimizi daha da kolaylaştırır.

    kaynak ve konuyla ilgili daha fazla bilgi için: qz.com

  • abi lincoln gelmiş 15 sene sonra plaket veriliyor, sen yayıncı kuruluş olarak yalandan 10 saniye arka planda gösterip tek kelime etmiyorsun, üstüne hemen yayından kesip lincoln taraftarı selamlarken eski kaleci tolga’ya berkan’ın sol kanatta oynamasını yorumlatıyorsun.

    bunlar ufak detay gibi görülebilir ama değil. büyük beceriksizlik. kim sikler tolganın galatasaray’ın dizilişi hakkındaki yorumunu maçı izleyen galatasaraylılar arasında allahaşkına. beceriksizsiniz. her alana yansıyor bu beceriksizlik sonunda işte.