aynı isimde "the protector" başlığı da var
2140 entry daha
  • ikinci sezonuna dair tek iyi şey engin öztürk’ün başarılı oyunculuğu.

    ikinci sezonda diyaloglar gerçekten çok kötü yazılmış ve belki bunun da etkisiyle oyunculuklar geriye gitmiş. engin öztürk kurtarıcı gibi en etkileyici ve gerçekçi oyunculuğu sunmuş.
  • 1. sezonu ve 2. sezonu izledim. uzuluyorum aslinda guzel olabilecek bir hikayeyi niye bu kadar pic ettiler diye. guzel olmamis cunku hikaye o kadar aciklarla dolu ki. yani hep bir acele var. 3. sezonu olacak bir de yazik gunah o paraya.
  • 1. sezonu beğendiğim, daha da doğrusu türk yapımı olarak ilk defa böyle bir doğaüstü işe kalkıştıkları için(sihirli annem dışında) desteklediğim dizinin 2. sezonunu da an itibariyle gebertmiş bulunuyorum.

    buradan sonrası ağır hakaret, spoiler ve tatava içerir..

    --- spoiler ---

    ulan ,bir senaryo yazıyorsunuz zaten hep aynı döngüye bağlamışsınız. bir olay oluyor, konsey sarnıçta toplanıyor, tek dönen muhabbet şu:

    hakan - ben gidiyorum hepsini kesicem sikicem geberticemmmm aaağğğğ....
    hep bir ağızdan diğerleri: dur nereye plan yapalım tek gitme...
    hakan - hayır tek gidicem hepsini kesicem muhafızım ben istanbulu koruuuuycaaammm...
    tekrar diğerleri: tamam muhafız dikkatli ol allaha emanet.

    ulan bir kere de mantıklı bir şey yapın ya. hakan neden bir anda lider oldu, yanında 2 tane yaşlı kurt var bin tane olay yaşamışlar her boku biliyolar zekiler, azcık kafan çalışsın da dinle. dizi tamamen hakan'ın sikinin keyfine sağa sola saldırması , birilerini de peşine sürükleyip bok yoluna istemeden öldürtmesi üzerine kurulmuş. zaten komik olan bi de şu, hakan nereye kafasını çekip gitse peşine mutlaka birisi takılıyor kimse salmıyor çocuğu . bırakın da ölsün oç. 5-6 bölüm yeleksiz gezdi, bin kere ölümsüzlerle karşılaştı, bi tanesi çıkarıp mermi atmadı silahla. son bölüm gitti yeleğin güçleri geri gelmişken, mergen silah çekip vurmaya çalışıyo.

    heeee amk he ya he. bi siz akıllısınız aq. 5 bölüm karşı karşıya gel sürekli tekme tokat dalıp dövüşün hakanla. son bölüm çekin vurmaya çalışın yok gelsin pıçaklasın sizi.

    ya senaryo açıklarını da bir kenara bırakıyorum da, neredeyse insanlara önerecektim diziyi. türklere de değil yabancı arkadaş eş dost tanıdıklara anlatıcaktım istanbulu. çok güzel gösteriyor dizi, tarihi mekanlar, ilginç karakterler, kapalı çarşı esnaf kültür ayasofya bilmemne falan tatavasını yapıyordum. iyi ki gaza gelip de kimseye bir şey dememişim. hakan'ın hayatımın aşkı dediği hatun 7. bölümde ellerinde ölüyor, zaten zeynep neden leylayı öldürdü hiiiiiç anlamadım aq hiç. o ne salakça bir şeydir. kız zaten sürekli zihninin kontrolünü kaybediyor max 3-5 dakka sonra kendine geliyor. almışsın altına zaten dövüşmeyi de bilmez, at hançeri bi kenara, bırak kendine gelene kadar bekle aq niye öldürdün lan salak karı. onu da geçtim, hatun öldü hakanın kollarında, çağatay ulusoy tabii ki tüm dizi yaptığı gibi anlamsızca kelimelerin manasız kısımlarını vurgulayarak havaya bakıp anırdı. öldürü-ceeeeeemmm. ha-yııııııırrrr. lan böyle anırma mı olur? oyunculuk yapamazsın anlarım da, türkçe de mi bilmiyorsunuz? hadi ilk sevgilin leyla öldü saçmaladın anırdın, ikinci yani zeynep öldü kollarında, yine havaya bakıp aynı şekilde ha-yıııırrr diye anırıyosun. olum ayıp lan kendini izleyip hiç mi demiyosun yahu çok yapmacık oldu be yönetmen reis bi kere daha çeksek bu ne yani resmen anırmışım bari azcık düzgün yapalım şu işi?

    faysal reise zaten bir şey diyemiyorum artık. oyunculuk olarak okan yalabık yine formunda. rüya'yı oynayan ablaya da lafım yok mükemmel oynamışlar. onu geçtim levent bile role oturmuş iyi kötü geçişleri baya hoşuma gitti. bir türlü şu çağatay'ın gereksiz ulumalarını ve anırmalarını sevemedim ciddi anlamda sürekli sinirli sürekli bir şeylere bağırıyor birilerine kızıyor ve herhangi bir ikili konuşmanın herhangi bir anında bir parlamayla bağırmaya başlıyor. lan karşındaki sadece bir fikir söylüyo niye bağırıyosun amk dizi muhafızın siniri ve bağırmasıyla geçiyor.

    çok doluyum sözlük saatlerce yazarım çünkü hayal kırıklığı yaşadım. son bölüme kadar dayandım dedim 1. sezon olduğu gibi son 2 bölümde toplarlar okan yalabık bi rol keser bir şeyler olur ama yok her seferinde daha da tiksindim. yapımcılara tek sözüm var, ya çağatayı adam gibi rol yaptırın oynatın, ya da siktirsin değiştirin yüz nakli falan oldu diyip yeni bir genç jön bulun yoksa da beni çağırın , sıfırdan oyunculuk eğitime başlasam şimdiye şu anırmalı ve millete sürekli bağırmalı kısımları heralde daha iyi kotarırdım. şimdilik bu kadar vesselam.
    --- spoiler ---
  • her bolumde ayri bir cringe var aman yarabbi. su dizinin ustune 1 saat dusunulse cok guzel bir yapim cikabilecekken surekli mantik ve bilgi hatalariyla donatmislar diziyi.
  • hakan muhafız her ne kadar sorunları olan bir dizi olsa da çok eleştirilmedi ilk sezon. çünkü türkiye'deki dizi sektörü hep aynı konuların işlendiği bir bölümü iki saati bulan dizilere mahkum edilmişti. bu nedenle hem türü hem içinde mütevazi aksiyon sahneleri bulunması hem de kısa süreli olması nedeniyle yeni yeni dizilere yol açacağı düşünülüyordu.

    ben hala öyle olmasını umuyorum ama şunu da itiraf etmek lazım. bu diziye bu kadar şans verilmesinin tek nedeni netflix'te yayınlanmış olması. yoksa herhangi bir ulusal kanalda yayınlanmış olsa emin olun burası panayır yerine dönerdi. gerçi ilk sezonda konunun düzgün bir şekilde işlenememesi ve o meşhur yumruk sahnesi baya konuşuldu. ancak belki ikinci sezonda bir şekilde düzeltirler diye umduk. peki öyle mi oldu?

    --- spoiler ---

    dizinin tek tek senaryosunu yada başka şeylerini inceleyebiliriz ancak ben hangi kısımları kusurlu buldum oradan başlamak istiyorum. öncelikle şunu söylemeliyim hakan muhafızın yapımı gerçekten çok hazırlıksız. kimsenin emeğini eleştirecek değilim ancak detaylar üzerinde daha fazla çalışılmalıydı. mesela ikinci sezon ilk bölümde 1642'ye gidiyoruz ve oradan bir sahne izletiyorlar bize. ilk göz yoran detay şu; kıyafetler ve etraftaki dekorlar gerçekçi durmuyor. kabul dekor işi para demek her zaman ama birazcık daha özenilebilirdi bunlara. mesela üstteki kostümler belli ki gardıroptan yeni çıkarılmış çünkü tertemiz görünüyorlar. o zamanları gösterecekseniz o kıyafetlerin çağa uygun şekilde yıpratılmış olması lazım. bunun en güzel örneklerinden birini black sails dizisinde görebilirsiniz mesela.

    bu sahnedeki bir diğer problem de dil. zaten herkes diyalogların yapaylığından bahsetmiş ama o tarihte insanlar böyle mi konuşuyordu? birazcık daha farklılaştırıp işi, o zamanın diliyle konuştursaydınız karakterleri daha gerçekçi olmaz mıydı? gerçi dizinin gerisini günümüze uygun dilde yazdılar o çok mu güzel oldu? tabi ki hayır. bu dizinin yazar kadrosunda netflix'ten gelen jason george diye bir adam var. muhtemelen diyalogları kendisi yazıyor ve türkçe'ye çeviriyorlar. yada diğer yazarlar ingilizce yazıp bu arkadaşa onaylattıktan sonra türkçeye çeviriyorlar. yada türkçe yazıp ingilizceye çevirip daha sonra türkçeye çeviriyorlar. tam bilmiyorum ama bir şeyler oluyor belli ki yoksa diyaloglar kulağa bu kadar kötü gelmez.

    diyalogların kötü olmasının tahminimce bir nedeni de oyuncuların rollere girememeleri. burada da biraz hazırlık süreciyle alakalı bir durum var. bildiğiniz üzere türkiye'de zaten yayınlanan bir fantastik dizi yok bundan başka. türk fantastik edebiyatı da yeraltının da yeraltısı zaten. (kötü demek için yazmadım bunu sadece ana akımda kendine yer bulamıyor) o yüzden bence oyuncular oynadıkları rollere inanmıyorlar. dizide kaliteli oyuncular var. mesela okan yalabık. ancak kendisi 40 yaşında ve daha önce hiçbir şekilde fantastik bir yapımın içinde yer almadı. şimdi siz normalde hep gerçek hayat üzerine kurulmuş yapımlarda yer alan birine "abi sen ölümsüzsün ve istanbul'u yok edeceksin, ok?" derseniz tam hazırlık süreci olmadan o oyuncu da potansiyelini ortaya koyamaz. çatır çatır metot oyunculuğu yapsın demiyorum ama istenilen oyun ortaya çıkana kadar bizim görmediğimiz karakter detaylarını, motivasyonlarını, huylarını falan yazar ve yönetmenin kendisine aktarması gerekiyordu. ama çıkan sonuç gösteriyor ki yapım içinde bu temel eksik bırakılmış. mesela burçin terzioğlu'nun yıl 1552 dediği sahneye bir bakın. kendisi bu sahnede karakter olarak 1552'de yaşamış olduğuna inanmıyor. çok bariz bu durum.

    şimdiye kadar bir şekilde diyalogların neden bu kadar kötü olduğunu anlatmayı başardığımı düşünüyorum. ama hakan'ı kaçırdıkları sahneyi ve oradaki konuşmaları kim nasıl açıklar gerçekten bir fikrim yok. ortada bir olaylar dönüyor, herkes gergin ama oyuncular dünyanın en düz okumalarını yapıyorlar burada. sizin anlattığınıza göre dünyanın sonu gelecek verilen tepki bu kadar mı gerçekten? bu da diziden bağımsız olarak türkiye'deki yardımcı oyuncu eksikliğini gösteriyor bize. neyimiz tam ki bu eksik gözüne battı diyebilirsiniz ama şöyle bir şey ile karşılaştım. mesela düşük bütçeli yabancı bir film izliyorum ve bir adamın sahnesi var. atıyorum iki dakika üç dakika olsun. o iki dakikalık alan içinde bile o oyuncular sırıtmıyor. mesela adam güneyli bir çiftçiyi canlandırıyor ve ana karaktere yol tarif ediyor. tip, duruş aksan her şeyiyle güneyli herif. imdb sayfasına girip bir bakıyorsun adam new york doğumlu bilmem nere eğitimli falan çıkıyor. bu konuda bir çözüm önerecek durumda değilim sadece dikkatimi çektiği için anlatıyorum. türk yapımlarında ise bir yan karakter konuşmaya başladığında direkt olarak sahne kötüleşiyor.

    dizinin genel hazırlıksızlığı dövüş sahnelerinde kendini iyice belli ediyor. ilk sezonun başlarında hakan'ı eğittikleri için yavaş hareket ediyorlardı ve çok kesme kullanmıyorlardı bu nedenle. ancak bu sezon daha fazla aksiyon olduğundan her dövüş sahnesinde ver etmişler kesmeyi ver etmişler kamera sallanmasını. kim kime vuruyor, kim nereye zıplıyor bir gram belli olmuyor. böyle hızlı hızlı koşuşturan insanlar var. dövüşü kimin kazandığını sadece sahne bitince anlıyorsunuz. bunu neden özellikle belirttim. çünkü dövüş sahnesi çekmesi gerçekten zordur. yine kabul o kadar imkanınız olmayabilir ama bir şu videoya ve insanların ne kadar çalıştığına bir bakın. https://www.youtube.com/watch?v=-py2awmme8s genelde bu tip yapımlarda seyirciler gaza gelsin diye oyuncuların böyle görüntüleri yayınlanır. hakan da ise böyle bir durum olmadı araştırdığım kadarıyla. bunun da nedeni sanırım böyle bir çalışma yapılmamış olması.

    bu tip sorunlar aslında bir bakıma aşılabilecek şeyler. mesela supernatural dizisinde de o kadar sağlam aksiyon yoktur. hatta winchester kardeşler bol bol dayak yer ama dizi 14 sezon yaptı şimdiye kadar. neden? çünkü dizinin fantastik altyapısı çok sağlamdı. hıristiyan mitolojisini çok iyi yediriyorlardı diziye. araya kişisel meseleleri sokuyorlardı, tıkandıkları yerde de farklı toplumların dini motiflerinden faydalanıyorlardı. muhafızda ise altyapı adına hiçbir şey yok. bu ölümsüzler nereden gelmiş? nasıl gelmiş? kim nasıl ölümsüz olmuş? neden istanbul'u yok etmek istiyorlar? insanlığı yok edince ellerine ne geçecek? hiçbir sağlam açıklaması yok bu soruların. yani kötü olsun ha bir de dizi türkiye'de geçecek o yüzden istanbul'u hedef alsınlar denmiş gibi bir durum var. işin kötüsü dizinin bu konulara gireceğine dair bir işaret de yok.

    burada dikkate alınması gereken şöyle de bir fark var. supernatural dizisi altyapısı olmasa da kurt adamlar, vampirler yada hayaletler hakkında istediği kadar bölüm yapabilir. çünkü oradaki kültür böyle hikayelere alışık. siz bir bölümde vampir gösterdiğiniz zaman oradaki seyirci zaten "abi tahta kazık, gümüş mermi falan bulması lazım karakterin." diye düşünür. burada ise böyle bir temel yok. o yüzden bütün temeli ve mitolojiyi kendiniz kurmalısınız. peki kurulmuş mu bu mitoloji? tabi ki hayır. insanlığı sebepsiz yere yok etmek isteyen ölebilen ölümsüzler ile neden kahraman olması gerektiğini bilmediğimiz hakan arasında geçen bir tatsızlık gibi olmuş dizi.

    senaryo için son olarak şunu söyleyeceğim. frp oynayan arkadaşlar bilir, bazen oyuncu olan üç dört kişi bir araya geldiğinde hadi tek bölümlük bir oyun oynayalım denir ve bir dm seçilir. bu oyunlarda dm hazırlıksız olduğu için genelde senaryo çok kötüdür ve işte iki level adamın karşısına ejderha çıkarmak, paladinken hırsızlık yapmak gibi normalde kabul edilmeyecek işler yapılır. size şöyle söyleyeyim ben böyle oyunlarda bu diziden daha iyi ilerleyen senaryo gördüm. o oyunlarda senaryo doğaçlama gidiyordu ve dm yan karakterleri falan spontane olarak yaratıyordu. yani varın gerisini siz tahmin edin.

    --- spoiler ---

    şimdi entry'i bitirirken şunu söylemek istiyorum. lütfen sen de diziye ne sallamışsın diye düşünmeyin. ben sadece senaryo, kurgu, evren kurma gibi detaylarına göz attım ve bunları yetersiz buldum. isterdim ki şurada of şu kamera hareketini nasıl yapmışlar, of ne dövüş sahnesi çekmişler, bak hakan burada şunu dedi bu da birinci sezondaki şuna bir işaretti, karakter gelişimi şöyleydi böyleydi diye anlatmak. ama ortada bir şey olmayınca yazılanlar da böyle oluyor maalesef.

    bu yüzden dizinin ikinci sezonunun sevilmemesinin nedeni bence genel olarak hazırlık aşamasında yapılan hatalar. sonuç olarak böyle sinirlenen nerd gibi değilim ama ciddi hayal kırıklığına uğradım diziyi izlerken. belli ki kreatif olarak elinizde diğer dizi senaristlerinde olmayan imkanlar var ama çıkan sonuç bu. entry'nin başında dediğim gibi bu dizi muhtemelen bu sezondan sonra takip edilmez ama umarım diğer yapımlar için bir kapı aralar.
  • netflix'in türkiye'de dizi yapım sorumlusu kimse, ciddi hata içinde. popüler bir başrol oyuncusunun yanına emektar bir usta yan oyuncu konulup, vasat senaryoyla ve zayıf bir ekiple çekme gafletine düşülmüş. türk kültürüne özgü öğeler arkaplana yerleştirilmesi gerekirken, tam aksine vurgulanmış.
    istanbul üzerine yazılan o kadar fantastik ve otantik eser var: orhan pamuk ya da ihsan oktay anar'ın kalıplarını kullan.. umberto eco dahi istanbul'da geçen roman yazmış..yap güzel bir kolaj, hem de ülkeyi tanıt..

    aslında ülkenin mevcut halini iyi yansıtmış ama gönlümüzdeki halini kastediyorum..

    sonuç: filmi eleştirmekten, filmi izleyemiyoruz.

    tanım: pepeden bir seviye yukarıda, cedricten iki seviye aşağıda karmaşıklıkta bir olay örgüsü olan türk yapımı fantastik dram.
  • faysalin sahnelerine her geciste adamin sahibi oldugu oteli (fairmont) the faysal ismiyle gözümüze soka soka gösterdiklerinde gülmeme sebep olan ergen dizisi.
  • süre kısalınca kalitenin gelmeyeceğinin kanıtı gibi dizidir.

    bunun gibi dizi çekeceğine ezel gibi diziyi 3 saat izlerim.

    netflix türkiye piyasasına hakim olmak için şampiyonlar ligi gibi oyuncu kadrosuyla vasat bir dizi çıkarmış.

    birinci sezonunu izledim. her bölüm kalite artar diye umdum. genelde pilot bölüm kaliteyi belli ediyor. pilot bölümü zayıftı.

    sanıyorum netflix memnun ki ikinci sezonu yayınladı.
  • sırf arka plandaki hikayesi umut vaat ettiği için, belki iyiye gider diye izlemeye devam ettiğim ancak amatör ellerde harcanmış olan dizi.

    diyalogların rezilliğini herkes söylemiş ama en sıkıntılı noktalardan biri olduğu için boş geçmeyeyim. o rezil diyalogların üstüne olağanüstü kötü oyunculuklar eklenince söve söve izler oldum. dizideki hiç kimseyi daha önce izlemedim, o yüzden sırf bu dizideki oyunculuklarından bahsediyorum. çağatay ulusoy ve zeynep'i oynayan kız rezil diyaloglara rağmen idare ederler ancak diğerleri adeta diziyi trollüyor. oyuncuların bir kısmının ünlü olduğunu bilmesem sokaktan rastgele adam toplayıp senaryo mu ezberletmişler diye düşünürüm.

    hikayedeki çekimlere, sahne geçişlerine hiç girmiyorum, girersem çıkamam. amatör youtube kurguları misali... (youtube'ta daha iyi iş çıkaranlar vardır.)

    elinizde o kadar para var, imkan ve oyuncu var, arka planda türk dizilerine göre orijinal sayılabilecek bir hikaye var, nasıl bu kadar kötü bir şey ortaya çıkarabildiniz? masum, şahsiyet gibi kaliteli bir internet dizisi beklerken ortaya çıkana bak.
  • engin öztürk ve okan yalabık olmasa sezonu izlemeye dayanamazdım. bok gibi dizi olmuş hadi dizi film çekmeyi bilmiyosunuz yaptığınız işi ortalama 100 iqlu bi izleyici gözüyle bile mi izleyemiyorsunuz?

    sanırım oyuncular da normal tvde yayınlansa bu işe girişmezdi. tek artısı iyi oyunculuklarını batı izleyicisine gösterebilecek olmak.
363 entry daha
hesabın var mı? giriş yap