• intihar etmiştir.
  • yalan dolu bir "film" çıkarmıştır, belgesel değil.

    tarihi ve geniş bir sosyal çevreyi içeren bir tartışmada romantik bir ögeye hizmet edeceğim derken sixto rodriguez'in ilk albümüne hiç de yanaşmayacak, buz gibi gerçeklerle çelişen bir "kurgu" çıkarmıştır ortaya.

    öncelikle ne sixto rodriguez güney afrika'da ilk yayınlandığında yasaklanan bir isimdir, ne de güney afrika'ya bir amerikan vatandaşının erkek arkadaşını ziyaret ederken plağını yanında getirdiği birisidir, ne de güney afrika'da apartheid karşıtı gösterilerde protestocuların sıklıkla dinlediği ve hislerine tercüman olan birisidir.

    malik bendjelloul, "filmine" estetik amaçlarla, sixto'nun plağının kendisi çizip arşivçi ilse assmann ile bir kütüphanede çekimleri tamamlamış; üstüne de bu çekimleri güney afrika yayın merkezi'nin "yasaklı yayınlar arşiv odası" içerisinde çekilmiştir diye filmine eklemiştir. gelgelelim, ne böyle bir oda mevcuttur ne de sixto'nun 1970 çıkışlı plağı cold fact vakti zamanında yasaklanmıştır. güney afrika arşivlerindeki sansürlenmiş herhangi bir eseri görmediği belli olan bendjelloul, plağı kendisi spiral çizgilerle çizmiş ve "sugar man" parçasının yanına "avoid" etiketi yapıştırmıştır.

    gerçekte ise sixto'nun cold fact albümünün cd'si 1991 yılında sansürlenmiştir.

    öte yandan sixto'nun plağının bootleg olarak dağıtımı çıktığı ve el altından güney afrikalı apartheid karşıtı beyaz liberal gençler tarafından çoğaltıldığı iddiası ise tamamen yalandır. zira, sixto'nun plağının güney afrika'daki dağıtımını üstlenen plak şirketinin pazarlama direktörü ile sonradan yapılan bir röportajda plağın kendileri üzerinden güney afrika'da tanıtıldığı ve kasetlere doldurulup satılmasından ziyade, orijinal eserin çok sayıda satış yaptığı bilgisi edinilmektedir.

    kurmaca arşiv odası hakkında ilse assmann ile yapılan röportajda ise sansürlü eserin cd olduğu kendisi iletilmediği gibi yapılan çekimin de bir canlandırma olduğu ve izleyicilere bu şekilde aktarılacağının söylendiği öğrenilmektedir. hayli ilgi çekici olan bir diğer kısım ise "former apartheid archivist" olarak tanıtılan ilse assmann ise "filmin" yayınlandığı dönemde halen arşivci olarak görev alıyor olmasıdır.

    bir kurmaca belgesel oluşturup anka kuşu hikayesi yaratmayı tercih eden bendjelloul, bu uğurda tarihi gerçeklerden ödün verdiği yetmezmiş gibi estetik olarak da anlatıdan ödün vermektedir. alman yönetmen werner herzog'a hayranlığı, belgeselin anlatıcıları tarafından da dile getirilen bendjelloul; herzog'un şematik anlatısını takip etmeye çalışırken etik olarak büyün ödünler vermektedir. herzog, yazıtsal doğrudan ziyade, bir belgeselin "coşkun doğruyu" yansıtması gerektiği savunur ve bu doğruya ulaşmanın yolunun "fabrication, imagination, stylization" basamaklarından geçtiğine inanmaktadır. gelgelelim, bu üretim-tahayyül etme-üslup edindirme aşamaları bir gerçeğe dayanırken bendjelloul'un yapımında ise tamamen kurguya dayanmaktadır. bu kurmacaya göre ürettiği olgu sixto'nun plaklarının güney afrika'da ilk kez dağıtımına çıktığı zamanlarda yasaklandığı ve bundan dolayı bir kitle kazandığı olgusudur; tahayyül ettiği durum ise sansürlenen bir plağın nasıl çizilip zarar verileceği yönündedir; üslup endişesi ise bir arşiv odasında sansürlenmiş bir plağın nasıl bulunacağı yönündeki jurnalist gerçekci üsluptur.

    dolayısıyla allah belanı versin pis herif, 4 aydır "belgeselinde" anlattığın olaylar üzerinden makale yazmaya çalışıyorum. pü ağzına s*çayım.

    edit: okumak isteyenler için yapımın çürütüldüğü makale buradadır.
  • 2014 yılında 36 yaşındayken trenin önüne atlayarak intihar eden ve hayatını kaybeden oscarlı belgesel yapımcısı.
hesabın var mı? giriş yap