1810 entry daha
  • (bkz: #164253349) ailenin ifadelerine baktık, şimdi komşulara bakalım. ama ondan önce kimlerin ifadesi alınmış yazalım; çağla'nın arkadaşı (hüseyin) eczacı kalfası, eczacı (kadın), ilker'in ortaokul servis şoförü, ilker'in arkadaşı (selim değil, başkası), apartman komşusu bir adam, çağla'nın öğretmeni (erkek), ganyan bayii ortağı, nedim beyin kuzeni, ilker'in arkadaşı (bu da bambaşka bir çocuk), öğrenci komşu (erkek), büyükçekmece komşusu (selim değil, başka bir erkek) ve selim. burada isimleri öğrenebilirsiniz; dakika 50:00

    nilgün hanım; (5 haziran 2000)
    "bugün saat 18:00'de gülnur hanım beni aradı. (telefon kayıtlarında bu arama 17:10 gösteriliyor, en son da 17:25'te görüşmüşler) kendisinin, eşinin nişantaşı'ndaki iş yerinde olduğunu, evini aradığını, kızı çağla tuğaltay'dan haber alamadığını, bende bulunan anahtarıyla gidip, eve bakmamı söyledi. ben de kendisine; ben bakarım, dedim. bana; tamam, ben de seni tekrar arayacağım, dedi. ben de bunun üzerine anahtarı aldım (anahtar komşuya, olaydan 3 sene önce verilmiş), 7 no'lu daireye gittim. önce üstteki anahtarlığa soktum, kapı kilitli değildi. geri çekilmiş bir vaziyetteydi. ben de kapıyı açtım. kapıyı açınca kapının arkasında okul çantası ve önlük torbasını gördüm. çantayı ve önlük torbasını görünce; demek ki kız gelmiş, uyumuştur, dedim. ve çağla'nın odasına yöneldim. kızım çağla, dedim. bana herhangi bir cevap vermedi. bunun üzerine odaya doğru giderken, çağla'nın büyük abisi olan ilker tuğaltay'ın odasında çıplak bir vaziyette yatakta gördüm. kendi kendime; kızım bu nasıl yatakta yatış, dedim. odaya adım attım, çağla'yı kırmızı sıvı içerisinde gördüm. ben feryat ederek, daireden dışarı koştum ve apartmanların zillerine basarak; çağla'yı öldürmüşler, diyerek yere yığıldım. ondan sonrasını hatırlamıyorum. "

    yasin ç; (nilgün hanımın oğlu)
    "olay tarihinde ben, annem ile aynı evde oturuyordum. çağla tuğaltay'da aynı apartmanda üst katımızda oturuyordu. olay günü ve saatinde ben eczanedeydim. olay günü 08:30'da evden ayrılıp eczaneye gittim. eczane evimize yakındı. akşam saat 18:00'de eve geldiğimde olayı duydum. benim olayla ilgim yoktur. (annem aradı, öyle geldim demiyor. eve gelince duyduğunu söylüyor.)"

    sanem ç (yusuf'un eşi/2014'te alındı ifadesi)
    "2008 tarihinde zaten ifademe başvurulmuştu. ifademe ek olarak çağla tuğaltay isimli kız çocuğunu ve ailesini aynı binada oturduğumuzdan dolayı tanırım. bildiğim kadarıyla babası nedim bey, nişantaşı'nda kuru temizleme işi yapıyordu. ben, kendim olarak bu aileyle bir samimiyetim olmadı. sadece binaya giriş çıkışlarda karşılaşır, selamlaşırdık (çağla ile). benim eski eşim olan yasin ç, eczacı kalfasıydı. bundan dolayı ben kendisinden iğne yapmasını öğrenmiştim. gülnur hanım hasta olduğu zamanlar, kendilerinin evine, akşam vakitte gitmişliğim vardır. tuğaltay ailesi, kendi halinde sessiz bir aileydi. öyle büyük bir tartışma, kavga gibi şeylere şahit olmadım. olay günü atatürk havalimanı'nda çalışıyordum. giriş çıkışlarım kayıtlıdır (kontrol edilmiş, kamera kayıtları da çıkmış). her zamanki gibi iş yerindeydim. akşam üzerine doğru kayınvalidem nilgün ç'yi aradım. telefona komşumuz melahat hanım cevap verdi. ben kendisine annemi sorunca, bana annemin tansiyonun yükseldiğini, hasta olduğunu ve üst komşumuz çağla tuğaltay'ın ikametinde düştüğünü mü yoksa ona benzer bir şey mi söylediğini hatırlamıyorum. akşam mesai bitiminde eve geldiğimde bu binamızın önünde polis ve gazeteciler, kalabalık vatandaşlar vardı."

    handan ç(nilgün hanımın kızı)
    soru cevap şeklinde pınar bk isimli youtube kanalında olayı anlatıyor. dakika 25:45

    bir başka video; 34:05

    not: selim diye bir kaç kez belirtmemin sebebi, ifadesi alınan tek arkadaş olarak selim'i bilmemizden. ayrıca bu kişilerin ifadelerine ulaşılamıyor, muhtemelen dosyaya erişim engeli getirilmiş.
  • aramızda gerçekten özellikle türkiye gibi bir ülkede 24 yıl sonra bir cinayetin çözülebileceğine inanan iyimser ergenler var, inanılmaz. eşyanın tabiatına son derece aykırı bir durum bu. hukuk okuyan herkes bilir bunu. ceza zamanaşımı da aslında bununla ilgilidir, belli bir süre sonra vakayı aydınlatmak sağlıklı bir hâle gelmez dolayısıyla hukuki anlamda bir menfaat kalmaz ve ceza yargılamasının nihai amacına da artık hizmet etmez. yüzde yüz vicdani kanaat gerektiren bir süreçtir ceza yargılaması, sizin chatgpt'den aldığınız cevaplarla dedektifçilik oynamanızla zinhar alakası yoktur.
  • üzerinden 24 yıl geçince çözülmesini umut etmenin neden ergenlik sayıldığını anlamadığım cinayet. ne yapsın, 24 yıl geçti, helal olsun iyi kaçtınız polisten, bu olayın peşini bırakmamızı hak ettiniz mi desin hukuk sistemi. isterse katil 60 yaşında olsun, ölene kadar kalacak işte içerde.

    ayrıca bu kadar seneden sonra vakayı aydınlatmak sağlıklı hale nasıl gelmiyor yaa? kime göre sağlıklı, neye göre sağlıklı. o hastalıklı katil için aman boşver mi diyecez, şaka gibi bir zihniyet.

    nasıl bir hukuki menfaat bekliyorsunuz bu vakanın çözülmesinden acaba da önemi kalmıyor sizin için. sizi tatmin etmek gibi bir misyonu olduğunu bilmiyordu ceza hukukunu yapanlar pardon. çağlanın menfaati yeterli sanki?
  • neyse ki 4 yıl önce de birileri "aman 20 yıl oldu boşver" demeyip elini taşın altına koyduğu için zamanaşımının son anda uzatıldığı bir dosyadan bahsediyoruz. demek ki kanun koyucuya göre varmış bir menfaat. bizzat hukukun sağladığı bu uzamış zamanaşımı süresini de boşa geçirmemek için canla başla çabalıyor insanlar ve ergenlikle suçlanıyorlar, garip. hukuk okuduğunu ima eden biri için sıkıntılı bir muhakeme eksikliği. henüz mezun olunmadıysa meslek değiştirmek için geç değil.
  • 24 sene sonra gelen adalet neden sağlıklı olmuyormuş, hayatımda duyduğum en saçma şeyler sıralamasina girdi bu söz. asıl, katilin dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşması bizim açımızdan çok ürkütücü olduğu kadar çağla için de çok üzücü bir durum. geç de gelse adalet iyi ki tecelli etmiş olacak.
  • mutfakta duran ayakkabıyla ilgili bir teorimi daha belirtmek istiyorum.
    şu şekilde de olmuş olabilir:
    cinayet işlendikten sonra temizlik sırasına gelindiğinde o anda çağlanın botları giyilip temizlik öyle yapılmış olabilir. vahşi bir şekilde öldürüldüğü için her yerin kan gölü şeklinde olması muhtemel. o sırada katil ayaklarını hem kandan koruyacak hem de gezerken terlik gibi deri, döküntü vs bırakmayacak hen korunaklı hem de kendisine ait olmayan bir ayakkabı olan o botları giymiş olabilir. ben avm görüntülerini görmedim ama bazı entry'lerde avm görüntülerinde çağla'nın ayağında converse olduğu söyleniyordu. bu yüzden o botların o gün çağla tarafından giyilmeyip vestiyerden alelacele alınıp temizlik yaparken kullanılmış olması muhtemel. en son da katil temizliği bitirip ve ayakkabıları ayağından çıkarıp lavaboda yıkayıp evden çıkıp gitmiştir.

    bu bağlamda botun dışı temizlendiyse bile içinde halen katilin dna'sı kalmış olabilirdi. ve eğer ki o botlar incelenmiş olsaydı buna ulaşılabilirdi.
    sonuç olarak; botu apartmandaki kadınlardan biri ya da annenin giymiş olma ihtimalinin var olduğunu düşünüyorum.
  • bu cinayette sona gelindi artık. benim için gizem olmaktan çıkmıştır çünkü ailenin tüm ifadeleri şaibeli.
  • sürekli yukarıda kalması gereken başlık.
    çağla hepimizin ablası, kardeşi, arkadaşı..
    üzülerek ve emin olarak söylüyorum; aile her şeyi biliyor. bildiğini söyleyebiliyorum çünkü diğer şeyi yazmaya elim gitmiyor..
  • n. hanım annenin araması üzerine eve girdiğinde şüpheli hiçbir şey farketmiyor, bu normal mi? cinayetin girişte olduğu düşünülüyor; halının kan içinde olması lazım, ya da halı gerçekten yoktu. abinin odasının önündeki duvarda kanı nasıl görmez? çağla’nın uyuduğunu nasıl düşünebilir ilk gördüğünde. temizlik yapılmayan, düzenleme yapılmayan bir evde kapıdan girer girmez bir şeyler olduğu anlaşılır. nilgün hanım daha da ilerlemeye cesaret edemeyip korkardı.
  • yazıp yazmamak arasında tereddutte kaldığım başlık.
    aile fertlerinden birinin canice katledilmesi mi daha çok acıtır yoksa böyle vahşice bir cinayetin şüphelisi olmak mı bilmediğimden. hele ki aileden biriysem.
    kolluğun en öncelikli görevi bu güzeller güzeli yavruları korumak.
    hadi koruyamadık her zaman mümkün olamıyor dünyanın her yerinde oluyor diyeceksek sorumlusu pisliği yakalayıp adalete teslim etmek.
    e bunu da yapamadık en azından zan altındaki insanların masumiyetini yapılan tahkikat ve ifadelerle tespit etmek.
    24 sene olmuş.
    katili bulamadınız, olay yerine sahip çıkamadiniz, o zaman teknoloji yoktu, savcı ertesi gün geldi vs tüm saçmalıklara ok.
    zorlama yok, direnme yok, kizimizi bayiltmamislar, kızımız bile eminmiş o bıçağın cidden saplanmayacagindan.
    e bu şartlarda bir yedek anahtar mevzusu almış yürümüş, yedek anahtarı olan komşuda kim varsa şüpheli en çok da niyet tecavuz düşünüldüğünden, erkek olanı.
    -sordunuz mu mesela yavrucagazi ilk gören anneye, daha önce de sizi arayıp anahtarla eve girip çocukları kontrol etmeniz istendi mi diye?
    ne cevap verdi? hayatın olağan akışı mi?
    -oglu kıza göz koymuş, anahtarı da varmış, hazır annenin evde olmadığını biliyorken tecavuz amaçlı yukarı çıkmış öyle mi? e bu kız cinayet öncesi 1 ay civarı yalnız yaşamış anne babası unyedeyken. bu sapık çocuk o bir ayı es geçip, annenin doktor muayenesine gitmesini, giderken de annesine haber vermesini mi beklemiş?
    bakın herkes acısını bambaşka yasar. ne ketum tavirlardan, ne çelişkili ifadelerden, ne de olay kronolojisinden, bahsetmiyorum hala.
    olaylar kendimizin verecek olduğu tepki ile kıyaslanarak çözümlenemez çünkü. kabul görenler vardir; istisnalar vardır.
    -saatlerin de bir önemi yokmuş madem bu hikayede, abiden bir ifade de alınmamış gördüğüm, 8 saatte de gelebilir ok, ama kontrol ve teyidini yaptınız mı mesela o gün bolu kodlu ya da herhangi bir kodlu numaradan dayı aranmis mi diye? en başta sorgulamaniz gereken soru. mesela yazın oraya dayı şu saatte şu il kodlu numaradan aranmis diye; bu arada cep telefonu şarjı 5_6 gün giden zamanlar.
    -abi gerçekten de tam olarak hangi saatte ulaştı anane evine? tıklım tıklım evde bunu rahatlıkla teyit edebilmeniz gerekli. sordular ve tutatanaklastirdilar mi?
    - aksi durumda saat 9 10 civarı orada oldum diyene ben, sen şimdi unyedesin, ancak 15_16 saat içinde gelebilirsinin konuşulduğu bir ortamdan cikip, tam da
    15_16. saatte ulaşıldığını düşünürüm. komsu eve çıkıyor, anneyi arıyorlar vs. annenin acil gelin söylemine karşı kac saatte evde olduğundan bahsetmiyorum. tam da o saatten itibaren 15-16 saatte gelinmiş işte unyeden aslında zaman planı var ama eksik. kolluk desin ki, katili bulamadık ama aha otobüsü bulduk.
    -yol ortasında bindirmisler, polis arkadaşlarından destek almışlar vs. yahu akrabalardan birinin ifadesini aldık ahanda bu, bindiren polis de bu, hadi polisi yanlış hatirlamislar sadece aile varmış ifadesi de bu, okuldan arkadaşları ile de görüştük aha ifadeler diyemiyor muyuz?
    diyemiyorsaniz en büyük kötülüğü siz yapmissiniz bu çocuk puripak ise.
    -yahu ayakkabılarının konumundan, katil mesaj bırakmak mı istedi diye konuşuldu yıllarca. sordunuz mu mesela cagla kac numara ayakkabı giyiyor, anne kac numara? işte bu sorulmayinca dusunuyor insan o ayakkabı kimin ayağından çıktı? baba tüm odalarda ne arıyordu, ayakkabıyı görünce orada daha fazla vakit gecirip buzluğu da mi açtı vs.
    burada millet birbirini yiyorken, cenaze anmasi icin bile tehditler havada ucusurken yemisim davanin gizliligini; katili bulmadiniz cikip deyin ki bu degikdir cunku biz bunu su rasyonel temellere dayandiriyoruz.
    yazarken de düşündüm. en kötüsü canice bir cinayete kurban gitmek; suçlanmak değil.
67 entry daha
hesabın var mı? giriş yap