hesabın var mı? giriş yap

  • diktatörünün yaşadığı sarayın toplamda 13 özel uçağı varken, yangın söndürme uçağı olarak envanterinde sadece 2 kayıtlı uçağı olan ülkedir. oysa;
    "bizi kıskanıyorlar" diye her yerde demeç verdiği yunanistan'ın 27 faal uçağı vardır.

    2 yıl önce kayyum atadığı hava kurumu'nun pilotlarını teknisyenlerini işten çıkarıp, kuruma ait 5 yangın söndürme uçağını da çürümeye bırakmıştır.
    çünkü ihale ile rusya'dan 3 uçak kiralayıp günlük 1.3 milyon tl ödemek hoşuna gidiyordur.

    ülkesinin diyanet kurumuna milyonlarca bütçe ayırıp ormanlık alan olarak bir hayli fazla olan ülkesine bu ihaneti yapan diktatör, yağmur duasına çıkıp pek ala yangınları söndürmeye niyetli de olabilir.

    tarifeli uçağa binmeyi itibarsız sayanların ülkesi burası, ama yangın söndürme uçağını da kiralayan ülke aynı zamanda evet.

    neyse böyle ülkeler de var işte. bizim ülkemiz gibi herkes yerli uçak araba yapıp, uzaya falan çıkmaya niyetli değil anlayacağınız.

    şükredelim. amin

  • ooo bizim diziler için güzel haber, bu konuyla ilgili 23 tane dizi çıkar.

    - sen bir soykan'sın nasıl karın soyadını taşımaz

  • elinde altı adet plastik sandalyeyle halk otobüsüne binen adamın bunları ayaktaki ihtiyaç sahibi yolculara dağıtması, ve böylece otobüs içinde çay bahçesi ambiyansının yakalanması. hayır merak ediyorum acaba adam kendine böyle bir misyon mu yükledi. ayakta yolcu kalmayacak!

  • şekil üzerinde kısa bir çalışmayla doğruluk payı olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabilecek iddia.

    - ulan hepiniz oradaydınız be. (oldu)
    - oğlan hepiniz oradaydınız be. (olmadı)

    eş anlamlı başka kelimeler üzerinde deneyelim şimdi de:

    - sandalyeye oturma, kırık. (oldu)
    - iskemleye oturma, kırık. (oldu)

    şu saatten sonra kazık kadar adamlara eş anlamlı kelimeler üzerinde ders mi verelim lan? ayıp denen bi şey var.

  • almanya'dan yıllık izne gelen akrabalarımızın benim yaşlarımdaki çocuğuyla birlikte (11-12 yaşlarındaydık) batıkent'ten demetevler'e -lunaparka- gitmek için bindiğimiz dolmuşta yaşamıştım benzer bir olayı. (aslında buna olay bile denemezdi, o zamanlar henüz olric yoktu, hava raporlari da günlük bültenlerden sonra okunmuyordu. henüz durum, bugünkü gibi açik ve seçik, bir bakima da belirsiz değildi..)

    hatırladıkça gülerim. almanya'dan gelen arkadaşımla ben en önde oturuyorduk. arkadan biri omzuna dokunup, "şu parayı uzatır mısın?", diye sordu. çocuk büyük bir ciddiyetle parayı uzatan adama dönüp, "ben burada çalışmıyorum." dedi. kimse böyle bir cevabı beklemiyordu tabii. çocuk taviz vermez bir tutumla bir zırh gibi duruyor, görevi olmayan bu işi yapmayı şiddetle reddediyorurdu. parayı uzatan adam bir şeyler eveleyip gevelemeye başladı ama ben iki büklüm olmuş kahkaha atmakla meşgul olduğum için gerisini pek hatırlamıyorum.

  • bebeklere bir şey diyemiyorum çünkü tek yapabildikleri gülmek ve ağlamak olduğu için uçakta avazı çıktığı kadar ağlaması çok normal. denk gelince üzüyor ama yapacak bir şey yok. ama 3-5 yaşına gelmiş artık laftan anlayan bir çocuk koltuk tekmeliyor avazı çıktığı kadar bağırıyor koltuk arasından uzanıp saçımı falan çekiyor ve anne babası ah çocuk işte canım gibi salak tepkiler veriyorsa o çocuğu elimin tersiyle koltuğuna yapıştırmak hakkım olmalı. o çocuk olduğu için öyle yapmıyor anne baba olarak siz vasıfsız olduğunuz için öyle yapıyor. gelip şımarta şımarta büyüttüğünüz çocuklarınızı burda savunmaya kalkmayın eğer zaptedemiyorsanız bizden uzak tutun. şımarıklıklarına tahammül etmek zorunda olan biz değiliz.