hesabın var mı? giriş yap

  • 1964 yılında bir devlet dairesinde işe girdim. ilk işim, taksitle grundig marka tk19 model
    bir makaralı teyp almak oldu. o yıllarda çok pahalı bir aletti. maaşım 395 lira 20 kuruştu.bu alete 10 ayda 2.150 lira ödedim. aylığımın yarısından fazlası bu alete gitti.
    ödemem bitti, 6 ay sonra işten istifa ettim.

  • "çocuk sahibi olanlar sistemin devamı için özveride bulunuyorsa..." demiş.
    devamı çok mühim(!) olan bu sisteme gerek sağlık (hamilelik, doğum, çocukluk süreci), gerekse eğitim konusunda daha fazla yük olan çocuk sahipleri yerine, sisteme yükü olmayıp, bilakis sistemi besleyen insanlardan daha fazla vergi alınması önerisi...

    ulan sırf alkol kullanan tayfa organize olabilip 1 sene içmiyoruz dese, 1 sene o vergi gelirleri gelmese diyanet "akşam iş çıkışı 2 bira yuvarlamayan bizden değildir" diye fetva verir siz ne anlatıyorsunuz?

  • "madem ki ölümün ününe geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. sokrates'a 'otuz zalimler seni ölüme mahkum ettiler' dedikleri zaman 'doğa da onları!' demiş.

    bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık! nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak. öyleyse, yüz yıl daha yaşayamayacağız diye ağlamak, yüz yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir.

    ölüm başka bir hayatın kaynağıdır bu hayata gelirken de ağladık, eziyet çektik; bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik. başımıza bir kez gelen şey büyük bir dert sayılamaz. bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl kârı mıdır? ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayrımı kaldırır. çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur.

    aristo, hypanis ırmağının suları üstünde bir tek gün yaşayan küçük hayvanlar bulunduğunu söyler. bu hayvanlardan, sabahın saat sekizinde ölen genç, akşamın beşinde ölen yaşlı ölmüş sayılır. bu kadarcık bir ömrün bahtlısını, bahtsızını hesaplamak hangimize gülünç gelmez? ama, sonsuzluğun yanında, dağların, ırmakların, yıldızların, ağaçların, hatta bazı hayvanların ömrü yanında bizim hayatımızın uzunu, kısası da o kadar gülünçtür.

    doğa bunu böyle istiyor. bize diyor ki: 'bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin. ölümden hayata geçerken duymadığımız kaygıyı, hayattan ölüme geçerken de duymayın. ölümünüz varlık düzeninin, dünya hayatının koşullarından biridir."

    (bkz: michel de montaigne)

  • "ekonomi sizin de bildiğiniz gibi çok iyi gitmiyor" cümlesini doğrudan erdoğan'ın yüzüne karşı kurabilen bir gazeteci görmeyeli uzun zaman olmuştu.

  • kese kağıdına sarılı ekmek arası salam (karabiberli olanından) - kaşar kokusu beynine kazınmış olan nesildir.

  • ben bu davada erkeği tutuyorum.

    adam beyninin %100'ünü kullanıp kendince bir taktik bulmuş, şansını deniyor. napsın yalnız mı ölsün bu erkekler, illa ki bir şekilde ilişki kurmak zorundalar. öyle rahatsız edici bir durum da göremedim, hayır dersin olur biter. ifşa edip etkileşim arayışına girmeye ne gerek var?